ABB

Akşener: Gelire endeksli senet açıkladılar ama ortada gelir yok

POLİTİKA 15.06.2022 - 13:20, Güncelleme: 15.06.2022 - 13:20
 

Akşener: Gelire endeksli senet açıkladılar ama ortada gelir yok

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Akşener'in açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde: Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları; sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yine gencecik fidanlarımızı uğurluyoruz. Yine evlatlarımız, toprağa düşüyor. Yine canımız, yüreğimiz acıyor. Piyade Komando Sözleşmeli Er, Fuat Özer. İstihkam Uzman Çavuş, Gökhan Demir. Piyade Uzman Çavuş, Ömer Yıldırım. Piyade Uzman Onbaşı, Mehmet Ali Çap. Piyade Uzman Çavuş, Ramazan Gök. Pençe-Kilit Operasyonu’nda, vatanımızı, terör örgütüne karşı korurken, şehit düştüler.  Başımız sağ olsun. Her bir evladımızın ruhu şad, mekanı cennet olsun.  Ailelerine ve sevdiklerine sabır, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.  Rabbim onları korusun, bize acılarını göstermesin." Sel felaketleri Değerli dava arkadaşlarım; geçtiğimiz hafta, ülkemizin çeşitli bölgelerinde, sel felaketleri meydana geldi. Zarar gören vatandaşlarımıza, geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Ankara’da yaşanan sel felaketinde hayatlarını kaybeden; İlkay Yiğit, Muhammed Şahin, Mustafa Demirel ve Ramazan Gök’e Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine de sabırlar diliyorum. Ülkemizde yaşanan doğal afetlerin, giderek artmasının bir sebebi var. "Doğamızın bize bir mesajı var" "Dengesini bozduğumuz doğamızın, bize bir mesajı var. Yaşadığımız bu felaketlerle, bize fark ettirilmek istenen, bir gerçek var.  2 gün sonra, yani 17 Haziran günü, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. İklim Krizi, tüm dünyayı, ama özellikle de, konumu nedeniyle, ülkemizi derinden etkileyen, acil sorunlarımızdan biri… Ülkemizin içinde bulunduğu, Akdeniz Havzası, Antropojenik, yani insan eliyle meydana gelen, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle, gittikçe, daha da kuru bir bölge hâline geliyor. Türkiye maalesef, 'su sıkıntısı çeken' bir ülke. Kuraklığa, arazi bozulmasına ve çölleşmeye karşı, son derece kırılganız. Yapılan değerlendirmelere göre, topraklarımızın yaklaşık yüzde 60'ı, çölleşmeye eğilimli. Yağış dağılımında, İklim Krizi nedeniyle gerçekleşeceği öngörülen değişimler, daha aşırı yağış olaylarına ve uzun süreli kuraklıklara yol açarak, ülkemizin toprak erozyonuna karşı kırılganlığını, maalesef daha da arttıracak. Ayrıca, ısınma nedeniyle, göller ve akarsular gibi su kaynaklarımızdaki kayıpların, derin bir su krizine yol açması riskiyle de, karşı karşıyayız. Bu risk;  artan maliyetlerden dolayı, toprağını boş bırakmak zorunda kalan, suya erişemeyen, ya da erişse bile, çok yüksek fiyatlarla erişen, çiftçilerimiz için, çok daha hayati… Biz, İYİ Parti olarak; ne ülkemizin, ne de milletimizin, yeni bir krizi daha kaldıramayacağının farkındayız. İşte o nedenle, buradan iktidar mensuplarına, açık bir çağrıda bulunmak istiyorum: Akdeniz Üniversitesi'ndeki intiharlar Değerli dava arkadaşlarım; biliyorsunuz, Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi’nin içerisinde bulunan, Elmalılı Hamdi Yazır KYK yurtlarında, yaklaşık 1 aydır, üst üste intihar vakaları yaşanıyor. 3 evladımızın, KYK yurtlarında, 1 evladımızın da, öğrenci evinde intihar etmesi, hepimizi derinden etkiledi.  Öncelikle evlatlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailelerine de baş sağlığı diliyorum. Ülkemizdeki ağır ekonomik koşullar nedeniyle, yorulan, bunalan ve yıpranan gençlerimizin, barınma imkânını bile, zor buldukları yurtlarda, neler yaşadıklarını, bilmek zorundayız. Eğer ortada, Gençlerimizin hayatını baskılayan, Özgürlüklerini kısıtlayan, Onlara düşük kaliteli ve sağlıksız beslenme koşullarını dayatan şartlar varsa, bunu öğrenmek zorundayız. Öğrencilerimizin yaşadığı barınma sorunu; onları, dernek ve vakıflara ait, özel yurtlara mecbur bırakırken, ve Enes’in acısı, hâlâ yüreğimizdeyken, KYK yurtlarının da, başıboş yönetimlerin eline bırakılmasına, göz yumamayız. O nedenle, Elmalılı Hamdi Yazır yurtlarında yaşanan olayların, araştırılması, soruşturulması ve gerçeklerin, bir an önce gün yüzüne çıkarılması için, konunun takipçisi olacağız. Gençlerimizi çaresizliğe iten, karamsarlığa hapseden, yaşamaktan vazgeçiren sebeplerin peşini bırakmayacağız! Değerli dava arkadaşlarım; Hatırlarsınız, ben bu kürsüden, defalarca Sayın Erdoğan’ın vicdanına seslendim. Her hafta çocuklarımız ölüyor,  her hafta gençlerimiz ölüyor, her hafta kadınlarımız ölüyor. Gel, iktidar ve muhalefet el ele verelim, bu ülkenin lügatından, kadın ölümlerini, genç ölümlerini silelim' dedim. Ama belli ki, Sayın Erdoğan’ın vicdanı, kapsama alanı dışında ve kendisine ulaşılamıyor. Çünkü bu konuda, tek bir somut adım atmıyor.  Çünkü kürsü şovları peşinde koşup, hâlâ üç maymunu oynuyor… Nitekim; Geçtiğimiz günlerde, Vanlı bir gencimiz, KYK yurtlarının yetersizliğiyle ilgili, Bay Kriz’e bir soru sordu. Ne cevap verdi biliyor musunuz? KYK yurtları boş. Biz yurtlara öğrenci arıyoruz' dedi. Yanlış duymadınız. Yurtlar boş duruyormuş, kalacak öğrenci arıyorlarmış… Şu umursamazlığa, şu vurdumduymazlığa bakar mısınız? Herkes sussa da, biz, İYİ Parti olarak, susmayacağız! Evlatlarımızın, göz göre göre hayattan kopuşuna, sessiz kalmayacağız! Ne genç ölümlerine, ne de kadın ölümlerine sessiz kalmayacağız! Milletimizin her bir ferdi için; Özgür, mutlu ve yaşanabilir bir Türkiye’yi, mümkün kılacağız! Hiç merak etmeyin. Çok az kaldı! “Çok büyük bir imtihandan geçiyoruz” Aziz milletim; Ülkemizin ekonomisi, adım adım bir ödemeler dengesi krizine doğru gidiyor. Ancak, açıklanan makroekonomik verilerden, daha korkunç bir şey daha var. O da; Devlet terbiyesinden, ciddiyetten ve liyakatten nasibini almamış bir zihniyetin, hâlâ yönetimde olması… Bu liyakatsiz ekonomi yönetiminin elinde, Türk Milleti olarak, çok büyük bir imtihandan geçiyoruz. Her gün, saçma sapan açıklamalar dinliyor, akıl dışı kararlarla, karşı karşıya kalıyor ve büyük bir beceriksizliğin cefasını çekiyoruz . Nitekim, geçtiğimiz günlerde, Ak Partili bir vekil; Plan ve Bütçe Komisyonu’nda,  'Şehir hastaneleri için ödenecek paranın, bütçede bir yükü var; ama devlet memurlarının da bütçeye yükü var' dedi. Bunu duyan, bir başka Ak Partili vekil ise, altta kalmak istememiş olacak, 'Akaryakıt pahalı ama, sebebi biz değiliz. Dua edin, bol akaryakıt çıksın' dedi.   'Dar gelirli' tepkisi Şaşırdık mı? Maalesef şaşırmadık.  Başını, 'Enflasyon sorunu yok, hayat pahalılığı var' gibi, akıl dolu tespitlerle, piyasalara güven veren, Bay Kriz’in çektiği; Kabine'sindeyse; dar gelirli vatandaşlarımızı, düşünmediklerini itiraf eden, Nebati Bakan’ın olduğu, olağanüstü yetkin bir siyasi kadronun, milletvekillerinin de böyle konuşmaları, elbette şaşırtıcı değil. Hatırlarsınız, Ak Parti, bundan 20 yıl önce, 'Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğiz' diye yola çıkmıştı. Bugün ise, bu arkadaşlar, siyasi yolculuklarının son durağında, artık; dar gelirliyi ikinci sınıf vatandaş, memurları ise bütçeye yük olarak görüyorlar.  Milletimizi, akaryakıt için, duaya davet ediyorlar. Bizzat sebep oldukları ekonomik sıkıntılara, çözüm olarak da, milletimize şükretmeyi öğütlüyorlar. Nereden, nereye değil mi? Zihniyet böyle olunca da; çare olarak sundukları, sözde kurtuluş reçeteleri, sadece vatandaştan yandaşa servet aktarımına yol açıyor. "'Gelire endeksli senet' açıkladılar ama ortada gelir yok" Nitekim, Nebati Bakan’ın ışıltılı zihninin, son mucizesi de; biliyorsunuz, 'Gelire Endeksli Senet' oldu. Bu öyle bir mucize ki; Gelire Endeksli Senet açıkladılar, ama ortada gelir yok…  Sonradan öğrendik ki; Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ile, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün, gelirlerini pazarlıyorlarmış. Bu gelirler, eskiden nereye gidiyordu? Devletin hazinesine. Yani millete.  Peki şimdi nereye gidecek? Gelire Endeksli Senet’i alan, tasarruf sahibine. Yani;  parayı vatandaştan kes, tasarruf sahibi bir azınlığa aktar, sonra da, utanmadan sıkılmadan, milletimize, 'çözüm' diye pazarlamaya çalış… Nebati Bakan, bu kafayla, 'GES’ten' sonra, 'öz hakiki kurtuluş reçetesi' olarak, milleti tamamen denklemden çıkartıp, yandaş ekosisteminin, tamamı faydalanabilsin diye, 5’li çetenin gelirine endeksli, 'YES', yani 'Yandaş Endeksli Senet' çıkartırsa şaşırmayın… Değerli dava arkadaşlarım; açıklanan programlar farklı, ama zihniyet aynı, öncelikler aynı, beceriksizlik aynı. Nitekim, Gelire Endeksli Senet’ten önceki, sözüm ona kurtuluş reçetesi, Kur Korumalı Mevduat Sistemi’nin, ülkemize maliyeti, 200 milyar lirayı bulacak.  Bu para, bir çivi bile çakmadan, Hazine’nin kasasından çıkacak. Yani milletimizin cebinden çıkacak.  Oysa, bu 200 milyar lira ile; Milletimize ve memleketimize çok daha faydalı işler yapılabilirdi. Mesela; Okullarda, sokaklarda, meydanlarda, her yerde şahit olduğumuz, hepimizin canını yakan, çocuk yoksulluğu ve yoksunluğu bitirilebilirdi. Mesela; Rüzgargülü Projemiz ile, devlet okullarındaki 11 milyon öğrencimize, 10 yıl boyunca, ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği verilebilirdi. Mesela; geçim sıkıntısından dolayı dertlenen, kira artışlarından dolayı ev, Kontenjanlardan dolayı da, yurt bulamayan, bulduklarında da, çileleri bitmeyen öğrencilerimizin, barınma sorunu çözülebilirdi. Mesela; Yıllardır, 'hazinede para yok' diye, görmezden gelinen, Kazanılmış hakları için, mücadele veren EYT’li kardeşlerimizin, hakkı verilebilirdi. Mesela; Maliyetlerin altında ezilen, faturalarını ödemekte zorlanan, esnaflarımıza ve sanayicilerimize, destek olunabilirdi. Ama tüm bunlar, esasında bir öncelik meselesi… Ne var ki, artık Ak Parti iktidarının, hiçbir hareketinde, hiçbir planında ve hiçbir programında, maalesef öncelik milletimizin olmuyor. “Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!” İşte bu yüzden; 'önce millet, önce memleket' diyerek çıktığımız, bu yolda; Türk Devleti’nin önceliğinin, Türk Milleti olduğunu, herkese hatırlatmaya geliyoruz! İktidarın altına imza attığı, tüm hatalara, beceriksizliklere ve yanlışlara rağmen; Ülkemizi içerisinde bulunduğu bu çukurdan kurtarmaya geliyoruz! Hiç merak etmeyin, çok az kaldı! Aziz milletim; Memleketimizi kasıp kavuran derin yoksulluğun izleri, Sokaklarda, dükkânlarda, meydanlarda, kısacası her yerde hissediliyor.  Çocuğunun beslenmesinden, büyümesinden, geleceğini kurmasından endişeli annelerin; evine ekmek bile götürmekte zorlandığı için, ailesine mahcup hisseden babaların; kendi ayakları üzerinde durmaya çalışırken, sürekli çelme yiyen, önüne engeller çıkartılan gençlerin; ay sonunu getiremeyen emeklilerin feryadı, artık her yerden duyuluyor. 20 Ocak 2020’den beri, ülkemizi karış karış gezerken dinlediğimiz, dertler, endişeler ve çaresizlikler, katlanarak büyüyor
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde:

Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları; sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yine gencecik fidanlarımızı uğurluyoruz. Yine evlatlarımız, toprağa düşüyor. Yine canımız, yüreğimiz acıyor.

Piyade Komando Sözleşmeli Er, Fuat Özer. İstihkam Uzman Çavuş, Gökhan Demir. Piyade Uzman Çavuş, Ömer Yıldırım. Piyade Uzman Onbaşı, Mehmet Ali Çap. Piyade Uzman Çavuş, Ramazan Gök. Pençe-Kilit Operasyonu’nda, vatanımızı, terör örgütüne karşı korurken, şehit düştüler.  Başımız sağ olsun. Her bir evladımızın ruhu şad, mekanı cennet olsun.  Ailelerine ve sevdiklerine sabır, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.  Rabbim onları korusun, bize acılarını göstermesin."

Sel felaketleri

Değerli dava arkadaşlarım; geçtiğimiz hafta, ülkemizin çeşitli bölgelerinde, sel felaketleri meydana geldi. Zarar gören vatandaşlarımıza, geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Ankara’da yaşanan sel felaketinde hayatlarını kaybeden; İlkay Yiğit, Muhammed Şahin, Mustafa Demirel ve Ramazan Gök’e Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine de sabırlar diliyorum. Ülkemizde yaşanan doğal afetlerin, giderek artmasının bir sebebi var.

"Doğamızın bize bir mesajı var"

"Dengesini bozduğumuz doğamızın, bize bir mesajı var. Yaşadığımız bu felaketlerle, bize fark ettirilmek istenen, bir gerçek var.  2 gün sonra, yani 17 Haziran günü, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. İklim Krizi, tüm dünyayı, ama özellikle de, konumu nedeniyle, ülkemizi derinden etkileyen, acil sorunlarımızdan biri… Ülkemizin içinde bulunduğu, Akdeniz Havzası, Antropojenik, yani insan eliyle meydana gelen, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle, gittikçe, daha da kuru bir bölge hâline geliyor. Türkiye maalesef, 'su sıkıntısı çeken' bir ülke.

Kuraklığa, arazi bozulmasına ve çölleşmeye karşı, son derece kırılganız. Yapılan değerlendirmelere göre, topraklarımızın yaklaşık yüzde 60'ı, çölleşmeye eğilimli. Yağış dağılımında, İklim Krizi nedeniyle gerçekleşeceği öngörülen değişimler, daha aşırı yağış olaylarına ve uzun süreli kuraklıklara yol açarak, ülkemizin toprak erozyonuna karşı kırılganlığını, maalesef daha da arttıracak. Ayrıca, ısınma nedeniyle, göller ve akarsular gibi su kaynaklarımızdaki kayıpların, derin bir su krizine yol açması riskiyle de, karşı karşıyayız. Bu risk;  artan maliyetlerden dolayı, toprağını boş bırakmak zorunda kalan, suya erişemeyen, ya da erişse bile, çok yüksek fiyatlarla erişen, çiftçilerimiz için, çok daha hayati… Biz, İYİ Parti olarak; ne ülkemizin, ne de milletimizin, yeni bir krizi daha kaldıramayacağının farkındayız. İşte o nedenle, buradan iktidar mensuplarına, açık bir çağrıda bulunmak istiyorum:

Akdeniz Üniversitesi'ndeki intiharlar

Değerli dava arkadaşlarım; biliyorsunuz, Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi’nin içerisinde bulunan, Elmalılı Hamdi Yazır KYK yurtlarında, yaklaşık 1 aydır, üst üste intihar vakaları yaşanıyor. 3 evladımızın, KYK yurtlarında, 1 evladımızın da, öğrenci evinde intihar etmesi, hepimizi derinden etkiledi.  Öncelikle evlatlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailelerine de baş sağlığı diliyorum. Ülkemizdeki ağır ekonomik koşullar nedeniyle, yorulan, bunalan ve yıpranan gençlerimizin, barınma imkânını bile, zor buldukları yurtlarda, neler yaşadıklarını, bilmek zorundayız. Eğer ortada, Gençlerimizin hayatını baskılayan, Özgürlüklerini kısıtlayan, Onlara düşük kaliteli ve sağlıksız beslenme koşullarını dayatan şartlar varsa, bunu öğrenmek zorundayız. Öğrencilerimizin yaşadığı barınma sorunu; onları, dernek ve vakıflara ait, özel yurtlara mecbur bırakırken, ve Enes’in acısı, hâlâ yüreğimizdeyken, KYK yurtlarının da, başıboş yönetimlerin eline bırakılmasına, göz yumamayız. O nedenle, Elmalılı Hamdi Yazır yurtlarında yaşanan olayların, araştırılması, soruşturulması ve gerçeklerin, bir an önce gün yüzüne çıkarılması için, konunun takipçisi olacağız. Gençlerimizi çaresizliğe iten, karamsarlığa hapseden, yaşamaktan vazgeçiren sebeplerin peşini bırakmayacağız! Değerli dava arkadaşlarım; Hatırlarsınız, ben bu kürsüden, defalarca Sayın Erdoğan’ın vicdanına seslendim.

Her hafta çocuklarımız ölüyor,  her hafta gençlerimiz ölüyor, her hafta kadınlarımız ölüyor. Gel, iktidar ve muhalefet el ele verelim, bu ülkenin lügatından, kadın ölümlerini, genç ölümlerini silelim' dedim. Ama belli ki, Sayın Erdoğan’ın vicdanı, kapsama alanı dışında ve kendisine ulaşılamıyor. Çünkü bu konuda, tek bir somut adım atmıyor.  Çünkü kürsü şovları peşinde koşup, hâlâ üç maymunu oynuyor… Nitekim; Geçtiğimiz günlerde, Vanlı bir gencimiz, KYK yurtlarının yetersizliğiyle ilgili, Bay Kriz’e bir soru sordu. Ne cevap verdi biliyor musunuz?

KYK yurtları boş. Biz yurtlara öğrenci arıyoruz' dedi. Yanlış duymadınız. Yurtlar boş duruyormuş, kalacak öğrenci arıyorlarmış… Şu umursamazlığa, şu vurdumduymazlığa bakar mısınız? Herkes sussa da, biz, İYİ Parti olarak, susmayacağız! Evlatlarımızın, göz göre göre hayattan kopuşuna, sessiz kalmayacağız! Ne genç ölümlerine, ne de kadın ölümlerine sessiz kalmayacağız! Milletimizin her bir ferdi için; Özgür, mutlu ve yaşanabilir bir Türkiye’yi, mümkün kılacağız! Hiç merak etmeyin. Çok az kaldı!

“Çok büyük bir imtihandan geçiyoruz”

Aziz milletim; Ülkemizin ekonomisi, adım adım bir ödemeler dengesi krizine doğru gidiyor. Ancak, açıklanan makroekonomik verilerden, daha korkunç bir şey daha var. O da; Devlet terbiyesinden, ciddiyetten ve liyakatten nasibini almamış bir zihniyetin, hâlâ yönetimde olması… Bu liyakatsiz ekonomi yönetiminin elinde, Türk Milleti olarak, çok büyük bir imtihandan geçiyoruz. Her gün, saçma sapan açıklamalar dinliyor, akıl dışı kararlarla, karşı karşıya kalıyor ve büyük bir beceriksizliğin cefasını çekiyoruz .

Nitekim, geçtiğimiz günlerde, Ak Partili bir vekil; Plan ve Bütçe Komisyonu’nda,  'Şehir hastaneleri için ödenecek paranın, bütçede bir yükü var; ama devlet memurlarının da bütçeye yükü var' dedi. Bunu duyan, bir başka Ak Partili vekil ise, altta kalmak istememiş olacak, 'Akaryakıt pahalı ama, sebebi biz değiliz. Dua edin, bol akaryakıt çıksın' dedi.

 

'Dar gelirli' tepkisi

Şaşırdık mı? Maalesef şaşırmadık.  Başını, 'Enflasyon sorunu yok, hayat pahalılığı var' gibi, akıl dolu tespitlerle, piyasalara güven veren, Bay Kriz’in çektiği; Kabine'sindeyse; dar gelirli vatandaşlarımızı, düşünmediklerini itiraf eden, Nebati Bakan’ın olduğu, olağanüstü yetkin bir siyasi kadronun, milletvekillerinin de böyle konuşmaları, elbette şaşırtıcı değil. Hatırlarsınız, Ak Parti, bundan 20 yıl önce, 'Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğiz' diye yola çıkmıştı. Bugün ise, bu arkadaşlar, siyasi yolculuklarının son durağında, artık; dar gelirliyi ikinci sınıf vatandaş, memurları ise bütçeye yük olarak görüyorlar.  Milletimizi, akaryakıt için, duaya davet ediyorlar. Bizzat sebep oldukları ekonomik sıkıntılara, çözüm olarak da, milletimize şükretmeyi öğütlüyorlar. Nereden, nereye değil mi? Zihniyet böyle olunca da; çare olarak sundukları, sözde kurtuluş reçeteleri, sadece vatandaştan yandaşa servet aktarımına yol açıyor.

"'Gelire endeksli senet' açıkladılar ama ortada gelir yok"

Nitekim, Nebati Bakan’ın ışıltılı zihninin, son mucizesi de; biliyorsunuz, 'Gelire Endeksli Senet' oldu. Bu öyle bir mucize ki; Gelire Endeksli Senet açıkladılar, ama ortada gelir yok…  Sonradan öğrendik ki; Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ile, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün, gelirlerini pazarlıyorlarmış. Bu gelirler, eskiden nereye gidiyordu? Devletin hazinesine. Yani millete.  Peki şimdi nereye gidecek? Gelire Endeksli Senet’i alan, tasarruf sahibine. Yani;  parayı vatandaştan kes, tasarruf sahibi bir azınlığa aktar, sonra da, utanmadan sıkılmadan, milletimize, 'çözüm' diye pazarlamaya çalış…

Nebati Bakan, bu kafayla, 'GES’ten' sonra, 'öz hakiki kurtuluş reçetesi' olarak, milleti tamamen denklemden çıkartıp, yandaş ekosisteminin, tamamı faydalanabilsin diye, 5’li çetenin gelirine endeksli, 'YES', yani 'Yandaş Endeksli Senet' çıkartırsa şaşırmayın…

Değerli dava arkadaşlarım; açıklanan programlar farklı, ama zihniyet aynı, öncelikler aynı, beceriksizlik aynı. Nitekim, Gelire Endeksli Senet’ten önceki, sözüm ona kurtuluş reçetesi, Kur Korumalı Mevduat Sistemi’nin, ülkemize maliyeti, 200 milyar lirayı bulacak.  Bu para, bir çivi bile çakmadan, Hazine’nin kasasından çıkacak. Yani milletimizin cebinden çıkacak.  Oysa, bu 200 milyar lira ile; Milletimize ve memleketimize çok daha faydalı işler yapılabilirdi. Mesela; Okullarda, sokaklarda, meydanlarda, her yerde şahit olduğumuz, hepimizin canını yakan, çocuk yoksulluğu ve yoksunluğu bitirilebilirdi. Mesela; Rüzgargülü Projemiz ile, devlet okullarındaki 11 milyon öğrencimize, 10 yıl boyunca, ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği verilebilirdi.

Mesela; geçim sıkıntısından dolayı dertlenen, kira artışlarından dolayı ev, Kontenjanlardan dolayı da, yurt bulamayan, bulduklarında da, çileleri bitmeyen öğrencilerimizin, barınma sorunu çözülebilirdi. Mesela; Yıllardır, 'hazinede para yok' diye, görmezden gelinen, Kazanılmış hakları için, mücadele veren EYT’li kardeşlerimizin, hakkı verilebilirdi. Mesela; Maliyetlerin altında ezilen, faturalarını ödemekte zorlanan, esnaflarımıza ve sanayicilerimize, destek olunabilirdi. Ama tüm bunlar, esasında bir öncelik meselesi… Ne var ki, artık Ak Parti iktidarının, hiçbir hareketinde, hiçbir planında ve hiçbir programında, maalesef öncelik milletimizin olmuyor.

“Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!”

İşte bu yüzden; 'önce millet, önce memleket' diyerek çıktığımız, bu yolda; Türk Devleti’nin önceliğinin, Türk Milleti olduğunu, herkese hatırlatmaya geliyoruz! İktidarın altına imza attığı, tüm hatalara, beceriksizliklere ve yanlışlara rağmen; Ülkemizi içerisinde bulunduğu bu çukurdan kurtarmaya geliyoruz! Hiç merak etmeyin, çok az kaldı! Aziz milletim; Memleketimizi kasıp kavuran derin yoksulluğun izleri, Sokaklarda, dükkânlarda, meydanlarda, kısacası her yerde hissediliyor.  Çocuğunun beslenmesinden, büyümesinden, geleceğini kurmasından endişeli annelerin; evine ekmek bile götürmekte zorlandığı için, ailesine mahcup hisseden babaların; kendi ayakları üzerinde durmaya çalışırken, sürekli çelme yiyen, önüne engeller çıkartılan gençlerin; ay sonunu getiremeyen emeklilerin feryadı, artık her yerden duyuluyor. 20 Ocak 2020’den beri, ülkemizi karış karış gezerken dinlediğimiz, dertler, endişeler ve çaresizlikler, katlanarak büyüyor

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.