Modern dünyanın hızında unuttuğumuz bir gerçek var: İnsan olmanın temeli saygı, sevgi ve empatidir. Bu üç değer olmadan huzur da olmaz, güven de.
Her geçen gün biraz daha unutuyoruz; aslında bizi biz yapan değerleri. Sokaklarda karşılaştığımız gergin bakışlar, trafikte duyduğumuz küfürler, sosyal medyada ardı ardına gelen hakaretler… Tüm bunlar, toplum olarak kaybetmeye başladığımız en önemli değerin, yani saygının göstergesi.
Saygı, sadece büyüklere yer vermek ya da küçüklere şefkat göstermekten ibaret değildir. Saygı; insanın insana, bireyin bireye, toplumun topluma duyduğu hürmettir. Karşımızdaki insanın düşüncesine, yaşam biçimine, inancına, tercihlerine ve en önemlisi özel hayatına müdahale etmeden kabul edebilmektir.
Ne yazık ki son yıllarda özel hayata saygı kavramı da erozyona uğradı. İnsanların en doğal hakları, en mahrem tercihleri bile sorgulanır hale geldi. Kimi zaman komşunun penceresinden bakıp yargılıyoruz, kimi zaman sosyal medya ekranında tanımadığımız kişilere dil uzatıyoruz. Oysa basit bir soruyu kendimize sorsak:
“Aynısı bana yapılsa ne hissederdim?”
İşte bu sorunun cevabı, empatiyi doğurur. Empati ise sevgiyi, sevgi de gerçek saygıyı…
Sevgi ve Empati: Saygının Kardeşleri
Saygı tek başına kuru bir kavramdır. Onu anlamlı ve derin kılan sevgidir. Sevgi ise ancak empatiyle büyür. Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat, bir öğretmenin öğrencisine sunduğu sabır, bir dostun diğerinin derdini paylaşması… Bunların hepsi empatiyle beslenen sevgiden doğar.
Toplumun huzuru için de bu üçlü bir bütündür. Eğer saygıyı kaybedersek, sevgimiz sığlaşır. Empatiyi unutursak, sevgimiz bencilleşir. Sevgiyi kaybedersek, saygı anlamsızlaşır. Yani biri olmadan diğer ikisi de varlığını sürdüremez.
Küçük Davranışlar, Büyük Sonuçlar
Bazen toplumsal dönüşüm için büyük sözlere, dev projelere ihtiyaç olmadığını görmezden geliriz. Oysa hayat, küçük ayrıntılarla güzelleşir:
Toplu taşımada yaşlı birine yer vermek.
Sokakta karşılaştığımız birine gülümsemek.
Trafikte yol vermek.
Sosyal medyada kırıcı olmamak.
İş yerinde başkasının emeğini takdir etmek.
Bunların hepsi küçük gibi görünür ama toplumda büyük dalgalanmalara yol açar. Çünkü nezaket bulaşıcıdır; bir tebessüm onlarca tebessüm doğurur, bir saygısızlık da onlarca kırgınlık…
Nereye Gidiyoruz?
Bugün etrafımıza baktığımızda, çoğu insanın birbirine öfkeyle yaklaştığını, karşısındakini düşman gibi gördüğünü üzülerek izliyoruz. Oysa insan insana güven duymazsa, toplum ayakta duramaz. Saygı ve sevgi erozyona uğradığında; yerini öfke, kibir, tahammülsüzlük alır.
Bir toplumun medeniyet seviyesi, yollarının genişliğiyle, binalarının yüksekliğiyle ölçülmez. Asıl medeniyet, sokakta yürürken insanların birbirine bakışında, selamında, davranışındaki incelikte gizlidir.
Yeniden Başlamak Mümkün
Bizler bu değerleri kaybettik diye tamamen yok olmuş değiller. Her birimizin küçük bir adımıyla yeniden hayat bulabilirler. Evde çocuklarımıza saygıyı öğreterek, iş yerinde çalışanımıza değer vererek, sosyal medyada kırıcı dil yerine yapıcı bir üslup kullanarak yeniden inşa edebiliriz kaybettiklerimizi.
Bugün yeniden başlamanın zamanı. Çünkü saygı, sevgi ve empati olmadan huzurlu bir toplum, adil bir gelecek ve güven dolu bir yaşam kurmamız mümkün değil.
Unutmayalım: Kaybettiğimiz değerleri geri kazanmak bizim elimizde. Yeter ki niyet edelim ve birbirimize biraz daha anlayışla, biraz daha saygıyla, biraz daha sevgiyle yaklaşalım.
Son söz: Bir tebessümle başlayan saygı, bir toplumun kaderini değiştirir. Sevgiyle ve Saygıyla kalın.
Kaybolan Değerimiz: Saygı, Sevgi ve Empati
Modern dünyanın hızında unuttuğumuz bir gerçek var: İnsan olmanın temeli saygı, sevgi ve empatidir. Bu üç değer olmadan huzur da olmaz, güven de.
Her geçen gün biraz daha unutuyoruz; aslında bizi biz yapan değerleri. Sokaklarda karşılaştığımız gergin bakışlar, trafikte duyduğumuz küfürler, sosyal medyada ardı ardına gelen hakaretler… Tüm bunlar, toplum olarak kaybetmeye başladığımız en önemli değerin, yani saygının göstergesi.
Saygı, sadece büyüklere yer vermek ya da küçüklere şefkat göstermekten ibaret değildir. Saygı; insanın insana, bireyin bireye, toplumun topluma duyduğu hürmettir. Karşımızdaki insanın düşüncesine, yaşam biçimine, inancına, tercihlerine ve en önemlisi özel hayatına müdahale etmeden kabul edebilmektir.
Ne yazık ki son yıllarda özel hayata saygı kavramı da erozyona uğradı. İnsanların en doğal hakları, en mahrem tercihleri bile sorgulanır hale geldi. Kimi zaman komşunun penceresinden bakıp yargılıyoruz, kimi zaman sosyal medya ekranında tanımadığımız kişilere dil uzatıyoruz. Oysa basit bir soruyu kendimize sorsak:
“Aynısı bana yapılsa ne hissederdim?”
İşte bu sorunun cevabı, empatiyi doğurur. Empati ise sevgiyi, sevgi de gerçek saygıyı…
Sevgi ve Empati: Saygının Kardeşleri
Saygı tek başına kuru bir kavramdır. Onu anlamlı ve derin kılan sevgidir. Sevgi ise ancak empatiyle büyür. Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat, bir öğretmenin öğrencisine sunduğu sabır, bir dostun diğerinin derdini paylaşması… Bunların hepsi empatiyle beslenen sevgiden doğar.
Toplumun huzuru için de bu üçlü bir bütündür. Eğer saygıyı kaybedersek, sevgimiz sığlaşır. Empatiyi unutursak, sevgimiz bencilleşir. Sevgiyi kaybedersek, saygı anlamsızlaşır. Yani biri olmadan diğer ikisi de varlığını sürdüremez.
Küçük Davranışlar, Büyük Sonuçlar
Bazen toplumsal dönüşüm için büyük sözlere, dev projelere ihtiyaç olmadığını görmezden geliriz. Oysa hayat, küçük ayrıntılarla güzelleşir:
Toplu taşımada yaşlı birine yer vermek.
Sokakta karşılaştığımız birine gülümsemek.
Trafikte yol vermek.
Sosyal medyada kırıcı olmamak.
İş yerinde başkasının emeğini takdir etmek.
Bunların hepsi küçük gibi görünür ama toplumda büyük dalgalanmalara yol açar. Çünkü nezaket bulaşıcıdır; bir tebessüm onlarca tebessüm doğurur, bir saygısızlık da onlarca kırgınlık…
Nereye Gidiyoruz?
Bugün etrafımıza baktığımızda, çoğu insanın birbirine öfkeyle yaklaştığını, karşısındakini düşman gibi gördüğünü üzülerek izliyoruz. Oysa insan insana güven duymazsa, toplum ayakta duramaz. Saygı ve sevgi erozyona uğradığında; yerini öfke, kibir, tahammülsüzlük alır.
Bir toplumun medeniyet seviyesi, yollarının genişliğiyle, binalarının yüksekliğiyle ölçülmez. Asıl medeniyet, sokakta yürürken insanların birbirine bakışında, selamında, davranışındaki incelikte gizlidir.
Yeniden Başlamak Mümkün
Bizler bu değerleri kaybettik diye tamamen yok olmuş değiller. Her birimizin küçük bir adımıyla yeniden hayat bulabilirler. Evde çocuklarımıza saygıyı öğreterek, iş yerinde çalışanımıza değer vererek, sosyal medyada kırıcı dil yerine yapıcı bir üslup kullanarak yeniden inşa edebiliriz kaybettiklerimizi.
Bugün yeniden başlamanın zamanı. Çünkü saygı, sevgi ve empati olmadan huzurlu bir toplum, adil bir gelecek ve güven dolu bir yaşam kurmamız mümkün değil.
Unutmayalım: Kaybettiğimiz değerleri geri kazanmak bizim elimizde. Yeter ki niyet edelim ve birbirimize biraz daha anlayışla, biraz daha saygıyla, biraz daha sevgiyle yaklaşalım.
Son söz: Bir tebessümle başlayan saygı, bir toplumun kaderini değiştirir. Sevgiyle ve Saygıyla kalın.
Ekleme
Tarihi: 20 Kasım 2025 -Perşembe
Kaybolan Değerimiz: Saygı, Sevgi ve Empati
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
