Oğlunun yastığına başını koyup sessizce ağlayan bir anne gördünüz mü hiç?
Gözyaşlarını kimseye göstermeden, yüreği yanarken sabaha kadar dua eden babalar var bu ülkede.
Bir çocuk daha düştü o karanlık çukura.
Adı “uyuşturucu” olan ama aslında umutsuzluk zehri olan o illete…
Her gün haberlerde izliyoruz: Gençler ölüyor, anneler ağıt yakıyor, babalar susup içine gömülüyor.
Sadece bir kişi gitmiyor aslında; bir aile yıkılıyor, bir ocak sönüyor, bir gelecek daha kararıyor.
Peki neden?
Neden bir genç, hayatının baharında, göz göre göre bu bataklığa saplanır?
Çünkü biz bu çocukların sesini duymadık.
Sokakta kaldılar, köşede unutuldular.
Kimi işsizliğin, kimi sevgisizliğin, kimi arkadaş kurbanı oldu.
Kimi sadece “bir kez deneyeyim” dedi, geri dönemediler…
Uyuşturucu yalnızca kimyasal bir zehir değildir.
O; sevgisizliktir, ilgisizliktir, çaresizliktir.
Gençler önce kendilerini unutulmuş hisseder, sonra maddeyle teselli arar.
Bir kere alıştılar mı, gözlerinin içindeki ışık söner…
Bir zamanlar anne kucağında gülümseyen o çocuk, artık tanınmaz hale gelir.
Devlet, millet, aile, okul, mahalle…
Bu mücadelede herkesin görevi var.
Anneler-babalar!
Evlatlarınızı dinleyin.
Onlarla konuşun. Sevginizi eksik etmeyin.
Kızsanız da bağırmak yerine sarılmayı deneyin.
Devlet büyükleri!
Uyuşturucuyla mücadele sadece polisle değil, eğitimle, istihdamla, sosyal destekle olur.
Bu gençlere umut vermeden, bu illetle baş edemeyiz.
Toplum!
Uyuşturucu kullananı dışlamakla değil, kurtarmaya çalışmakla bir yere varabiliriz.
Unutmayın, bugün başkasının çocuğu, yarın sizin evladınız olabilir.
Bu bir gençlik meselesi değil, bu bir memleket meselesidir.
Çünkü bir milletin geleceği, gençliğidir.
Ve biz, gençliğimizi bu zehire teslim edemeyiz.
Yeter artık!
Bir evlat daha gitmesin…
Bir anne daha ağlamasın. UMFED UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE FEDERASYONU TÜRKİYE KADIN KOLLARI BAŞKANI ADVİYE ARAP
ADVİYE ARAP'IN KALEMİNDEN
Oğlunun yastığına başını koyup sessizce ağlayan bir anne gördünüz mü hiç?
Gözyaşlarını kimseye göstermeden, yüreği yanarken sabaha kadar dua eden babalar var bu ülkede.
Bir çocuk daha düştü o karanlık çukura.
Adı “uyuşturucu” olan ama aslında umutsuzluk zehri olan o illete…
Her gün haberlerde izliyoruz: Gençler ölüyor, anneler ağıt yakıyor, babalar susup içine gömülüyor.
Sadece bir kişi gitmiyor aslında; bir aile yıkılıyor, bir ocak sönüyor, bir gelecek daha kararıyor.
Peki neden?
Neden bir genç, hayatının baharında, göz göre göre bu bataklığa saplanır?
Çünkü biz bu çocukların sesini duymadık.
Sokakta kaldılar, köşede unutuldular.
Kimi işsizliğin, kimi sevgisizliğin, kimi arkadaş kurbanı oldu.
Kimi sadece “bir kez deneyeyim” dedi, geri dönemediler…
Uyuşturucu yalnızca kimyasal bir zehir değildir.
O; sevgisizliktir, ilgisizliktir, çaresizliktir.
Gençler önce kendilerini unutulmuş hisseder, sonra maddeyle teselli arar.
Bir kere alıştılar mı, gözlerinin içindeki ışık söner…
Bir zamanlar anne kucağında gülümseyen o çocuk, artık tanınmaz hale gelir.
Devlet, millet, aile, okul, mahalle…
Bu mücadelede herkesin görevi var.
Anneler-babalar!
Evlatlarınızı dinleyin.
Onlarla konuşun. Sevginizi eksik etmeyin.
Kızsanız da bağırmak yerine sarılmayı deneyin.
Devlet büyükleri!
Uyuşturucuyla mücadele sadece polisle değil, eğitimle, istihdamla, sosyal destekle olur.
Bu gençlere umut vermeden, bu illetle baş edemeyiz.
Toplum!
Uyuşturucu kullananı dışlamakla değil, kurtarmaya çalışmakla bir yere varabiliriz.
Unutmayın, bugün başkasının çocuğu, yarın sizin evladınız olabilir.
Bu bir gençlik meselesi değil, bu bir memleket meselesidir.
Çünkü bir milletin geleceği, gençliğidir.
Ve biz, gençliğimizi bu zehire teslim edemeyiz.
Yeter artık!
Bir evlat daha gitmesin…
Bir anne daha ağlamasın. UMFED UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE FEDERASYONU TÜRKİYE KADIN KOLLARI BAŞKANI ADVİYE ARAP
Ekleme
Tarihi: 29 May 2025 - Thursday
ADVİYE ARAP'IN KALEMİNDEN
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(1)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Hüseyn Məmmədov
(28.05.2025 01:16 -
#277)
Çok güzel ve anlamlı konuşma..