SAĞLIKTA UMUT TACİRLİĞİ
Sanıyorum bu ifadeyi en çok "din tacirliği" bağlamında kullanıyoruz, ancak sağlık alanı da ne yazık ki aynı suistimale açık. Özellikle tedavisi zor, pahalı ya da mümkün olmayan bazı hastalıklarda, hasta ve hasta yakınları kolaylıkla "umut tacirliği" adı verilen tuzağa düşebiliyor.
Her geçen gün tıbbi bilimlerde birçok hastalığın tedavisine dair olumlu gelişmeler yaşanıyor. İlaçlar ve diğer tedavi yöntemleri gelişse de, farklı sebeplerle yeni hastalıklar ortaya çıkıyor veya bazı hastalıklar yaygınlaşıyor. İnsanoğlu, sosyal yaşamda verdiği mücadelenin bir benzerini biyolojik düzeyde de vermeye devam ediyor. Hem sosyal hem biyolojik olarak bu mücadelede başarılı olabilen bireyler, sağlıklı sayılıyor.
İnsan, doğumdan önce başlayan yaşam mücadelesinde sık sık hastanelere ve hekimlere başvuruyor. Yaşadığı sorun doğru tetkiklerle teşhis edilip, çoğu zaman uygun tedavi ile sağlığına kavuşuyor.
Ancak bazı hastalıkların hâlâ kesin bir tedavisi bulunamıyor. Bazı kronik hastalıklar da tamamen iyileştirilemiyor ve özellikle ileri yaşlarda yaşam kalitesini ciddi biçimde düşürüyor. Tıp dünyası bu durumlara çare bulmak için büyük çaba harcasa da, kimi hastalıkların tedavi masrafları oldukça yüksek olabiliyor. Bu da hem ülkenin ekonomik kaynaklarını hem de hasta ve hasta yakınlarının maddi-manevi gücünü zorlayabiliyor.
Genellikle ülkemizde, hekimlerin hasta ve yakınlarıyla zorlu tedavi süreçlerini ve başarı oranlarını açıkça paylaştığı durumlarda, insanlar alternatif arayışlara yöneliyor. Bu "alternatif" yöntemlerin çoğu bilimsel temelden yoksun, etkisiz ve hatta zararlı olabiliyor. Tedavinin gecikmesi ya da hastanın kaybıyla sonuçlanan dramatik durumlar yaşanabiliyor.
Örneğin, obeziteye bağlı olarak özellikle ileri yaşlardaki bireylerde görülen diz ağrıları, en çok alternatif çözüm aranan durumlardandır. Yaş ilerlemiş, kilo artmış, kas-iskelet sistemi zayıflamıştır. Doğru olan, hastanın diyetle zayıflaması, egzersiz yapması ve fizik tedaviden destek almasıdır. Ancak çoğu hasta bu yolu tercih etmez. Onun yerine diz ağrılarını kısa sürede geçireceğine inandığı ilaçlara yönelir. Yüzlerce lira ödeyerek aldıkları bu ürünler çoğunlukla hiçbir işe yaramaz ve süreç başa döner. Alternatif olarak ameliyat seçeneği değerlendirilir; evet, ameliyat bir tedavi seçeneğidir, ancak hiçbir yöntem egzersiz ve kilo kontrolü kadar kalıcı ve konforlu sonuç vermez. Fakat yeme içmeden mahrum kalmak bir konfor kaybı sayıldığından, kalıcı çözüm olan yaşam tarzı değişikliği genellikle tercih edilmez.
İnternetin yaygınlaşması ve yapay zekânın devreye girmesiyle birlikte, arama motorları ve sosyal medya mecraları üzerinden yaptığımız kişisel arayışlar fark ediliyor. Bunun sonucunda, çoğu zaman denetimden uzak, tıbbi tedaviyle ilgisi olmayan; "ilaç", "takviye", "gıda desteği" gibi adlar altında satılan birçok ürünle karşılaşıyoruz. Umutla satın aldığımız bu ürünler hem bütçemize zarar veriyor hem de sağlık açısından fayda sağlamıyor.
Eksikleri olsa da modern tıp, halen en doğru ve güvenilir yoldur. Lütfen sağlıkla ilgili konularda yalnızca bilimsel otoriteleri ve Sağlık Bakanlığı yetkililerini dikkate alalım.
Vatandaş açısından en büyük tehlikelerden biri ise bu tür umut tacirliğinin bazı tıp hekimleri eliyle yapılmasıdır.
Kanser, diyabet, hipertansiyon gibi birçok hastalık tıp dünyasında tedavi edilebilmektedir. Ancak bu tedavilerin reklamı yapılmaz; çünkü olması gereken yapılmaktadır. Buna karşılık, iyileşme sağladığı öne sürülen bitkisel ürünler, destek tedaviler ya da gıdalar, abartılı röportajlar ve reklamlarla sunulmakta, halkta yanlış bir algı oluşmasına yol açmaktadır. Milyarlarca lira, yetkisiz ve denetimsiz kişilerin eline geçmektedir.
Umut tacirleri, ne yazık ki birçok hekim ve sağlık kuruluşundan daha fazla kazanç elde etmektedir. Ancak sonuçta iyileşemeyen hasta, yine dönüp sağlık kuruluşuna başvurmaktadır. Sağlıkla Kalın.