Eren Doğukan ÇÖLAŞAN
Köşe Yazarı
Eren Doğukan ÇÖLAŞAN
 

Barış Süreci ve Türk Milliyetçileri

Türk milleti asırlardır nice kurtarıcı vatan millet sevdalısı yetiştirmiş, dünyaya hükmetmiş ve nice çağlar açıp nice başarılara şahitlik etmiş asil bir millettir.   Bu büyük millet Cumhuriyet tarihinin öncesinden, Cumhuriyet tarihinin bugününe kadar tüm zorluklar ile sınansa bile sinmemiş ve yorulmamış bir millettir. Ancak Cumhuriyetin özellikle son 50 yılında dışlanmış, horlanmış ve ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürülmeye çalışılmıştır. Şanlı tarihine küstürülmüş, mazi ve gelecek köprüsünün temelleri sağlam kurulamadığı için geçmişinden şüphe eden, geleceğine ise güven duymayan bir toplum haline getirilmiştir. Türk milleti yoksulluğun, yolsuzluğun, açlığın ortasına düşürülmüş "midesinden esir edilmiş beyni ise idealistlikten en uzağa programlanmıştır." Türk milleti sevgisizliğe, saygısızlığa sürüklenmiş, vatan ve millet duygusundan koparılmış adeta milli şuuru yok edilmiş bencilliğe itilmiştir. Yakın tarihimizi incelediğimizde bu tarihler bize birçok örnekler vermektedir. Örneğin mevcut iktidar son 10 yılda millete adeta Türk kimliğini unutturmuş ve küreselleşme adı altında şanlı Türk milletinin manevi değerlerini pasifize etmiştir. Özellikle son 10 yılda milli kimlik üzerinde yapılan, yaptırılan tartışmalar milletimizi psikolojik bir buhrana sokmuş ve dengesiz bir saldırı ile millî değerler yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Günümüzün sahte aydınları "bu zamanda milli kimlik mi olur?" diyerek Türk kimliğini tartışmaya açmış ve bunun üzerinden küresel güçlerin kalemşörleri olmuşlardır. Nihayetinde yüz yıllardır milletimize kin besleyen, şanlı mazimize ve milli değerlerimize garez duygular besleyen taşeron fikirler bu süreçte güç kazanmış, bizi biz yapan değerlerimiz üzerinden fitne üreterek bizleri karşı karşıya getirmişlerdir. Bütün bunlar manevi ve kültürel bakımdan küresel güçlerin milli kimliğimiz üzerinden devşirme yaptığının ve milli kimliğimizi zedelediğinin açık bir göstergesidir. Kim oldukları konusunda nihayete varamamış, kimlikleri konusunda kafası karışık olanların bu tuzağa düştükleri ve her geçen gün bu küresel bataklığa battıkları aşikâr olsa da, yeterince anlatılamadığı ve anlaşılmadığı için her geçen gün düşman olmuşçasına daha fazla karşı karşıya geliniyor. Oysaki dün kim olduğu ve kimliği konusunda bilgi sahibi olanlar yarında kim oldukları konusunda net olacaktır ve yarınlar kimliğini, kim olduğunu bilenlerin olacaktır. "Türkiye'de oluşan bu milli kimlik karmaşasının temel sebebi ise, Türk düşüncesine aykırı bir duruş sergileyen günümüz iktidarı ve onların küçük destekçileridir."   ​Yakın tarihimizde ki karmaşalardan bir tanesini hatırlayacak olsak bu "çözüm süreci" olurdu. 16 Temmuz 2014'de sözde barış adı altında başlatılan "Türklüğü bitirme süreci" belirli kişiler tarafından belirli stratejilerle yürütülmüş, Türk ve Türkiye düşmanı PKK terör örgütü yapılan yanlış stratejiler sonucunda daha çok güçlenmiş ülkemiz ise yüzlerce şehit ve gazi vermiştir. O dönemde ise yine içerimizde bulunan milyonlarca Türk milliyetçisi çözüm sürecine karşı çıkmış ve bu hatalı stratejiye karşı mücadele etmiştir. Hatırlatmak gerekir ki dönemin Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Bahçeli "AKP’nin, bir kiralık cinayet örgütü olan PKK’dan medet umması, taviz ve siyasi diyet listeleriyle Türkiye’yi peşkeş çekmesi felaketlerin kapısını aralamıştır." konuşmasını meclis grup toplantısın da yapmış ve milyonlarca Türk Milliyetçisinin alkışlarını almıştı. Ne yazık ki dönemin yanlış yürütülen süreci bugün yine ve yeniden "barış süreci" adı altında milli kimliğimizi, kültürel kimliğimizi ve şanlı tarihimizi tamamen bitirmek pahasına küresel güçlerin piyonları aracılığıyla gündeme getirildi. Ne zaman "terör azaldı, terör bitti" safsatasını duysak en kısa zamanda bir "terör güçlendirme süreci" devreye giriyor. Unutulmamalıdır ki geçmişte yapılan ve deneyimlenen yanlış stratejilere milletimiz artık şerbetli olsa da, bu süreçlere inancını yitirmiş ve güvensiz bir şekilde bakıyor. Bugün 2014'de çözüm sürecinin karşısında yıllarca mücadele gösteren yürekli Türk Milliyetçileri artık daha da çoğalarak kendilerini siper etme pahasına ayaklanmış ve küresel güçlerin "barış süreci" adı altında milli kimliğimizi yok etme uğraşına karşı savaş açmış durumda.    ​"Geçmiş dönemin çözüm sürecine karşı mücadele eden Türk Milliyetçileri artık yeni bir savaş içerisinde ve bu savaş milli kimliğimizi, kültürel ve manevi değerlerimizi kurtarma savaşı!" Bu savaşın tek galibi olacak, bu yüzden gizlenen, saklanan veya köşelerde bekleyen vefalı Türk Milliyetçilerine ihtiyaç var. Küresel güçlerin oyununa gelmeyen, ayrışmayan ve birleştirici Türk Milliyetçilerine ihtiyaç var. Vatan, millet ve devlet ideali için Türk şuuru ile çalışacak Türk Milliyetçisi bir adaya ve bu aday ile birlikte küresel güçlere karşı omuz omuza görev yapmayı ilke edinmiş Türk Milliyetçisi siyasetçilere ihtiyaç var. Kandilin ışığını söndürecek, İmralı'yı susturacak, küresel güçlerle bağlantıyı kesecek ve Türk turan birliğini yeniden inşa edecek yöneticilere ihtiyaç var. Geldiğimiz bu noktada, elimize geçen fırsatı değerlendirmek için gecemizi gündüzümüze katmalıyız. Ulaşamadığımız bir tek insan kalmadan ülkenin her karış toprağını adımlamalıyız. Çünkü Türkiye’den Türk dünyasına koca bir insanlık "milliyetçi iktidar" beklemektedir.
Ekleme Tarihi: 12 Mart 2025 - Çarşamba

Barış Süreci ve Türk Milliyetçileri

Türk milleti asırlardır nice kurtarıcı vatan millet sevdalısı yetiştirmiş, dünyaya hükmetmiş ve nice çağlar açıp nice başarılara şahitlik etmiş asil bir millettir.
 

Bu büyük millet Cumhuriyet tarihinin öncesinden, Cumhuriyet tarihinin bugününe kadar tüm zorluklar ile sınansa bile sinmemiş ve yorulmamış bir millettir. Ancak Cumhuriyetin özellikle son 50 yılında dışlanmış, horlanmış ve ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürülmeye çalışılmıştır. Şanlı tarihine küstürülmüş, mazi ve gelecek köprüsünün temelleri sağlam kurulamadığı için geçmişinden şüphe eden, geleceğine ise güven duymayan bir toplum haline getirilmiştir. Türk milleti yoksulluğun, yolsuzluğun, açlığın ortasına düşürülmüş "midesinden esir edilmiş beyni ise idealistlikten en uzağa programlanmıştır." Türk milleti sevgisizliğe, saygısızlığa sürüklenmiş, vatan ve millet duygusundan koparılmış adeta milli şuuru yok edilmiş bencilliğe itilmiştir. Yakın tarihimizi incelediğimizde bu tarihler bize birçok örnekler vermektedir. Örneğin mevcut iktidar son 10 yılda millete adeta Türk kimliğini unutturmuş ve küreselleşme adı altında şanlı Türk milletinin manevi değerlerini pasifize etmiştir. Özellikle son 10 yılda milli kimlik üzerinde yapılan, yaptırılan tartışmalar milletimizi psikolojik bir buhrana sokmuş ve dengesiz bir saldırı ile millî değerler yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Günümüzün sahte aydınları "bu zamanda milli kimlik mi olur?" diyerek Türk kimliğini tartışmaya açmış ve bunun üzerinden küresel güçlerin kalemşörleri olmuşlardır. Nihayetinde yüz yıllardır milletimize kin besleyen, şanlı mazimize ve milli değerlerimize garez duygular besleyen taşeron fikirler bu süreçte güç kazanmış, bizi biz yapan değerlerimiz üzerinden fitne üreterek bizleri karşı karşıya getirmişlerdir. Bütün bunlar manevi ve kültürel bakımdan küresel güçlerin milli kimliğimiz üzerinden devşirme yaptığının ve milli kimliğimizi zedelediğinin açık bir göstergesidir. Kim oldukları konusunda nihayete varamamış, kimlikleri konusunda kafası karışık olanların bu tuzağa düştükleri ve her geçen gün bu küresel bataklığa battıkları aşikâr olsa da, yeterince anlatılamadığı ve anlaşılmadığı için her geçen gün düşman olmuşçasına daha fazla karşı karşıya geliniyor. Oysaki dün kim olduğu ve kimliği konusunda bilgi sahibi olanlar yarında kim oldukları konusunda net olacaktır ve yarınlar kimliğini, kim olduğunu bilenlerin olacaktır. "Türkiye'de oluşan bu milli kimlik karmaşasının temel sebebi ise, Türk düşüncesine aykırı bir duruş sergileyen günümüz iktidarı ve onların küçük destekçileridir."

 

​Yakın tarihimizde ki karmaşalardan bir tanesini hatırlayacak olsak bu "çözüm süreci" olurdu. 16 Temmuz 2014'de sözde barış adı altında başlatılan "Türklüğü bitirme süreci" belirli kişiler tarafından belirli stratejilerle yürütülmüş, Türk ve Türkiye düşmanı PKK terör örgütü yapılan yanlış stratejiler sonucunda daha çok güçlenmiş ülkemiz ise yüzlerce şehit ve gazi vermiştir. O dönemde ise yine içerimizde bulunan milyonlarca Türk milliyetçisi çözüm sürecine karşı çıkmış ve bu hatalı stratejiye karşı mücadele etmiştir. Hatırlatmak gerekir ki dönemin Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Bahçeli "AKP’nin, bir kiralık cinayet örgütü olan PKK’dan medet umması, taviz ve siyasi diyet listeleriyle Türkiye’yi peşkeş çekmesi felaketlerin kapısını aralamıştır." konuşmasını meclis grup toplantısın da yapmış ve milyonlarca Türk Milliyetçisinin alkışlarını almıştı. Ne yazık ki dönemin yanlış yürütülen süreci bugün yine ve yeniden "barış süreci" adı altında milli kimliğimizi, kültürel kimliğimizi ve şanlı tarihimizi tamamen bitirmek pahasına küresel güçlerin piyonları aracılığıyla gündeme getirildi. Ne zaman "terör azaldı, terör bitti" safsatasını duysak en kısa zamanda bir "terör güçlendirme süreci" devreye giriyor. Unutulmamalıdır ki geçmişte yapılan ve deneyimlenen yanlış stratejilere milletimiz artık şerbetli olsa da, bu süreçlere inancını yitirmiş ve güvensiz bir şekilde bakıyor. Bugün 2014'de çözüm sürecinin karşısında yıllarca mücadele gösteren yürekli Türk Milliyetçileri artık daha da çoğalarak kendilerini siper etme pahasına ayaklanmış ve küresel güçlerin "barış süreci" adı altında milli kimliğimizi yok etme uğraşına karşı savaş açmış durumda. 

 

"Geçmiş dönemin çözüm sürecine karşı mücadele eden Türk Milliyetçileri artık yeni bir savaş içerisinde ve bu savaş milli kimliğimizi, kültürel ve manevi değerlerimizi kurtarma savaşı!" Bu savaşın tek galibi olacak, bu yüzden gizlenen, saklanan veya köşelerde bekleyen vefalı Türk Milliyetçilerine ihtiyaç var. Küresel güçlerin oyununa gelmeyen, ayrışmayan ve birleştirici Türk Milliyetçilerine ihtiyaç var. Vatan, millet ve devlet ideali için Türk şuuru ile çalışacak Türk Milliyetçisi bir adaya ve bu aday ile birlikte küresel güçlere karşı omuz omuza görev yapmayı ilke edinmiş Türk Milliyetçisi siyasetçilere ihtiyaç var. Kandilin ışığını söndürecek, İmralı'yı susturacak, küresel güçlerle bağlantıyı kesecek ve Türk turan birliğini yeniden inşa edecek yöneticilere ihtiyaç var. Geldiğimiz bu noktada, elimize geçen fırsatı değerlendirmek için gecemizi gündüzümüze katmalıyız. Ulaşamadığımız bir tek insan kalmadan ülkenin her karış toprağını adımlamalıyız. Çünkü Türkiye’den Türk dünyasına koca bir insanlık "milliyetçi iktidar" beklemektedir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.