ABB
Eren Doğukan ÇÖLAŞAN
Köşe Yazarı
Eren Doğukan ÇÖLAŞAN
 

Suskunlar ve Susarak Konuşanlar!

        Son zamanlarda siyasetin ve ülke gündeminin hareketlenmesi ile birlikte silsile yolu ile yaşadığımız olaylar her geçen gün duygularımızı yitirmemize sebep olmuş ve adalete olan güvenimizi de derinden sarsarak bizleri bilinmez bir yola sürüklemeye devam ediyor.  Adeta ehliyetsiz bir şoförün kullandığı otobüste uçurumdan aşağıya uçmaya gidiyormuşçasına süratli ve dikkatsiz bir şekilde kötü sona yaklaşıyoruz. Seçiminde yaklaşması ile bu otobüs daha da hızlanmış vaziyette uçuruma son gaz yaklaşıyor. İnsanlar artık ekonomi, eğitim gibi kendi haklarını bir köşeye bıraktı ve bu olan olayları seyrederek, dinleyerek şaşkınlık içerisinde sessizce bekliyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hukuk tarihine bir skandal olarak geçecek 'ahmak' davasında, hâkimin bir önceki duruşmada "Bu sözlerin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine değil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘ya söylendiği açık" şeklindeki ifadesine rağmen 2 yıl 7 ay hapis ve siyasi yasak cezasına çarptırıldı. Karar, istinaf ve Yargıtay'da işleyecek sürecin sonunda kesinleşecek. Bu kararın alınmasında dahli olanların hesabı varsa o hesabın Bağdat’tan döneceğini şimdiden görmek mümkün. Bu karar sadece mevcut iktidarın düştüğünü ilan etmiyor, aynı zamanda mevcut iktidarın Ekrem İmamoğlu'ndan ne kadar korktuğunu da açık açık ilan ediyor. 31 Mart yerel seçimlerine giderken Sn. Recep Tayyip Erdoğan ne diyordu: 'İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder.' 31 Mart 2019'da İstanbul'u Ekrem İmamoğlu’na karşı kaybettiler. 14 Aralık 2022'de ise ‘ahmak davası ile Türkiye'yi kaybettiler.’ Saraçhane ve orada toplanan milyonlarca kişi mevcut iktidarın o mahkeme kararı sonrası halk için düştüğünün tanığıdır. İktidar kötü sona yaklaşırken her yolu kendine mubah görerek adaleti ayaklarının altında çiğnese bile eminim ki Saraçhane’de ki gibi artık kimse susmayacaktır. Umarım ‘ahmak davası ile başlayan adalet nöbeti Sinan Ateş içinde sürecektir’  ve suskunlar konuşacaktır. Suskunlar ve Susarak Konuşanlar!         Siyasette konuşmak bir konuda görüş ifade etmenin yöntemidir. Ama bu tek yöntem değildir. Tersine kritik dönemlerde siyasiler susarak da görüş ifade ederler. Nitekim Sinan Ateş cinayetinde malum parti yöneticileri ilk 3-4 gün susarak konuştu! Normalde yeri göğü inletmesi gereken bu kişiler Sinan Ateş cinayet karşısında günlerce susarak konuştu. Ama nasıl konuştu bu da önemli tabi ki, cinayetin arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılmasını isteyen siyasilere, gazetecilere, insanlara hakaret ederek, tehditler savurarak. ‘Kim diyor ki bunlar suskun?’ Tersine çok açık konuşuyorlar aslında. Soruşturmanın genişletilerek gerçeklerin açığa çıkarılmasını istemeyi bile kendine yönelik bir saldırı olarak görüp tepki gösteriyorlar. Oysa böyle bir durumda ciddi bir siyasi partinin yapması gereken, gerçeklerin ortaya çıkarılması çağrısı yaparak, bu doğrultuda kendisine sorulacak sorulara da yanıt vererek kendisinin kamuoyu önünde temize çıkarılmasını istemektir. Ama bunlar tam tersine, gerçeklerin üstündeki örtüyü kaldırmak isteyenleri susturmaya çalışıyor. İşte bunlar bu şekilde aslında susarak konuşuyorlar.  ‘Bizlere düşen ise seçim yaklaşırken suskunları, susturmaya çalışanları unutmamak olmalı.’  Her türlü zorbalığa, taşkınlığa ve zorluğa susmak düşkün kişilerin işidir. ‘’Evet biz susmayacağız, sinmeyeceğiz, evet demokrasi, hukuk için mücadele edeceğiz, ve halkın oylarıyla bu otobüsü uçuruma sürükleyen o şoförü ve buna sessiz kalanları seçim sonrası evinlerine göndereceğiz..’’                                                                                                                                             
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2023 - Perşembe

Suskunlar ve Susarak Konuşanlar!

        Son zamanlarda siyasetin ve ülke gündeminin hareketlenmesi ile birlikte silsile yolu ile yaşadığımız olaylar her geçen gün duygularımızı yitirmemize sebep olmuş ve adalete olan güvenimizi de derinden sarsarak bizleri bilinmez bir yola sürüklemeye devam ediyor.  Adeta ehliyetsiz bir şoförün kullandığı otobüste uçurumdan aşağıya uçmaya gidiyormuşçasına süratli ve dikkatsiz bir şekilde kötü sona yaklaşıyoruz. Seçiminde yaklaşması ile bu otobüs daha da hızlanmış vaziyette uçuruma son gaz yaklaşıyor. İnsanlar artık ekonomi, eğitim gibi kendi haklarını bir köşeye bıraktı ve bu olan olayları seyrederek, dinleyerek şaşkınlık içerisinde sessizce bekliyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hukuk tarihine bir skandal olarak geçecek 'ahmak' davasında, hâkimin bir önceki duruşmada "Bu sözlerin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine değil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘ya söylendiği açık" şeklindeki ifadesine rağmen 2 yıl 7 ay hapis ve siyasi yasak cezasına çarptırıldı. Karar, istinaf ve Yargıtay'da işleyecek sürecin sonunda kesinleşecek. Bu kararın alınmasında dahli olanların hesabı varsa o hesabın Bağdat’tan döneceğini şimdiden görmek mümkün. Bu karar sadece mevcut iktidarın düştüğünü ilan etmiyor, aynı zamanda mevcut iktidarın Ekrem İmamoğlu'ndan ne kadar korktuğunu da açık açık ilan ediyor. 31 Mart yerel seçimlerine giderken Sn. Recep Tayyip Erdoğan ne diyordu: 'İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder.' 31 Mart 2019'da İstanbul'u Ekrem İmamoğlu’na karşı kaybettiler. 14 Aralık 2022'de ise ‘ahmak davası ile Türkiye'yi kaybettiler.’ Saraçhane ve orada toplanan milyonlarca kişi mevcut iktidarın o mahkeme kararı sonrası halk için düştüğünün tanığıdır. İktidar kötü sona yaklaşırken her yolu kendine mubah görerek adaleti ayaklarının altında çiğnese bile eminim ki Saraçhane’de ki gibi artık kimse susmayacaktır. Umarım ‘ahmak davası ile başlayan adalet nöbeti Sinan Ateş içinde sürecektir’  ve suskunlar konuşacaktır.





Suskunlar ve Susarak Konuşanlar!

        Siyasette konuşmak bir konuda görüş ifade etmenin yöntemidir. Ama bu tek yöntem değildir. Tersine kritik dönemlerde siyasiler susarak da görüş ifade ederler. Nitekim Sinan Ateş cinayetinde malum parti yöneticileri ilk 3-4 gün susarak konuştu! Normalde yeri göğü inletmesi gereken bu kişiler Sinan Ateş cinayet karşısında günlerce susarak konuştu. Ama nasıl konuştu bu da önemli tabi ki, cinayetin arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılmasını isteyen siyasilere, gazetecilere, insanlara hakaret ederek, tehditler savurarak. Kim diyor ki bunlar suskun?’ Tersine çok açık konuşuyorlar aslında. Soruşturmanın genişletilerek gerçeklerin açığa çıkarılmasını istemeyi bile kendine yönelik bir saldırı olarak görüp tepki gösteriyorlar. Oysa böyle bir durumda ciddi bir siyasi partinin yapması gereken, gerçeklerin ortaya çıkarılması çağrısı yaparak, bu doğrultuda kendisine sorulacak sorulara da yanıt vererek kendisinin kamuoyu önünde temize çıkarılmasını istemektir. Ama bunlar tam tersine, gerçeklerin üstündeki örtüyü kaldırmak isteyenleri susturmaya çalışıyor. İşte bunlar bu şekilde aslında susarak konuşuyorlar.  ‘Bizlere düşen ise seçim yaklaşırken suskunları, susturmaya çalışanları unutmamak olmalı.’  Her türlü zorbalığa, taşkınlığa ve zorluğa susmak düşkün kişilerin işidir. ‘’Evet biz susmayacağız, sinmeyeceğiz, evet demokrasi, hukuk için mücadele edeceğiz, ve halkın oylarıyla bu otobüsü uçuruma sürükleyen o şoförü ve buna sessiz kalanları seçim sonrası evinlerine göndereceğiz..’’
                                                                                                                                          

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.