Yaz ayları geldiğinde içimizi serinletmesi gereken esintiler, ne yazık ki her yıl olduğu gibi bu yıl da duman kokusunu taşıyor. Bir yangın haberi daha düşüyor ajanslara… “Şu bölgede orman yangını çıktı”, “Rüzgâr nedeniyle kontrol altına alınamıyor”, “Tahliye edilen köyler var”… Bu cümleleri o kadar sık duyar olduk ki, artık yangınlara değil, kayıtsızlığa yanıyoruz.
Ormanlarımız sadece ağaçlardan ibaret değil. Orada yaşayan binlerce canlı, toprağın altındaki ekosistem, kuşlar, böcekler, hatta o ormanla nefes alan biz insanlar… Hepsi bir anda yok oluyor. Üstelik bu kaybın telafisi yıllar alıyor, bazılarıysa asla geri gelmiyor.
Yangınların büyük bölümü insan kaynaklı… İhmal, dikkatsizlik ya da kasten yakılan ormanlar… Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Bir sigara izmariti, söndürülmemiş bir mangal, ya da rant uğruna çıkarılan yangınlar… Doğaya karşı işlenmiş bir suç değil midir bu?
Elbette ki görev sadece vatandaşa düşmüyor. Devletin, belediyelerin, orman teşkilatının yangınlara hazırlıklı olması; önleyici çalışmalar yapması gerekiyor. Yangın söndürme uçaklarının yetersizliği, yangın bölgelerinde geciken müdahaleler, koordinasyon eksiklikleri artık sadece haber başlığı değil, birer sorumluluk raporudur.
Bu yazıyı kaleme alırken içim acıyor. Çünkü biliyorum ki, bir orman yandığında sadece ağaçlar değil, bizim çocuklarımıza bırakacağımız geleceğimiz de yanıyor. Her ağacın, her canlının bu dünyada bir yeri var. Ve biz, bu dengeyi koruyamadıkça, doğa bize acı bir şekilde cevap vermeye devam edecek.
Artık bahaneleri bir kenara bırakmanın zamanı geldi. Herkes elini taşın altına koymalı. Ormanlarımızı korumak bir lütuf değil, bir zorunluluktur. Unutmayalım, yanan sadece orman değil; yanan, vicdanlarımızdır!
YANAN SADECE AĞAÇ DEĞİL, GELECEĞİMİZ!
Yaz ayları geldiğinde içimizi serinletmesi gereken esintiler, ne yazık ki her yıl olduğu gibi bu yıl da duman kokusunu taşıyor. Bir yangın haberi daha düşüyor ajanslara… “Şu bölgede orman yangını çıktı”, “Rüzgâr nedeniyle kontrol altına alınamıyor”, “Tahliye edilen köyler var”… Bu cümleleri o kadar sık duyar olduk ki, artık yangınlara değil, kayıtsızlığa yanıyoruz.
Ormanlarımız sadece ağaçlardan ibaret değil. Orada yaşayan binlerce canlı, toprağın altındaki ekosistem, kuşlar, böcekler, hatta o ormanla nefes alan biz insanlar… Hepsi bir anda yok oluyor. Üstelik bu kaybın telafisi yıllar alıyor, bazılarıysa asla geri gelmiyor.
Yangınların büyük bölümü insan kaynaklı… İhmal, dikkatsizlik ya da kasten yakılan ormanlar… Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Bir sigara izmariti, söndürülmemiş bir mangal, ya da rant uğruna çıkarılan yangınlar… Doğaya karşı işlenmiş bir suç değil midir bu?
Elbette ki görev sadece vatandaşa düşmüyor. Devletin, belediyelerin, orman teşkilatının yangınlara hazırlıklı olması; önleyici çalışmalar yapması gerekiyor. Yangın söndürme uçaklarının yetersizliği, yangın bölgelerinde geciken müdahaleler, koordinasyon eksiklikleri artık sadece haber başlığı değil, birer sorumluluk raporudur.
Bu yazıyı kaleme alırken içim acıyor. Çünkü biliyorum ki, bir orman yandığında sadece ağaçlar değil, bizim çocuklarımıza bırakacağımız geleceğimiz de yanıyor. Her ağacın, her canlının bu dünyada bir yeri var. Ve biz, bu dengeyi koruyamadıkça, doğa bize acı bir şekilde cevap vermeye devam edecek.
Artık bahaneleri bir kenara bırakmanın zamanı geldi. Herkes elini taşın altına koymalı. Ormanlarımızı korumak bir lütuf değil, bir zorunluluktur. Unutmayalım, yanan sadece orman değil; yanan, vicdanlarımızdır!
Ekleme
Tarihi: 06 Temmuz 2025 -Pazar
YANAN SADECE AĞAÇ DEĞİL, GELECEĞİMİZ!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.