Tülin ÖZER
Köşe Yazarı
Tülin ÖZER
 

6356 Sayılı Kanun ve %1 barajı

Türkiye’de çalışma hayatının en temel taşı olan örgütlenme hakkı, yıllardır görünmez duvarlara çarpmaktadır. Bu duvarlardan en kalını, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'ndaki %1’lik baraj. Kulağa teknik bir ayrıntı gibi gelse de, bu baraj binlerce işçinin iradesini görmezden gelen bir sessizlik düzeni yaratmaktadır. Oysa emek sadece üretim değil; onur, dayanışma ve irade demektir. 6356 sayılı yasa, ilk bakışta sendikal düzeni disipline etmek amacı taşısa da, uygulamada farklı sonuçlar doğurmuştur. %1 barajı, yalnızca işkolu bazlı istatistiklere dayansa da, temsil yetkisini haksız yere sınırlandırmaktadır. Bir sendika, işkolundaki toplam işçi sayısının %1’ine ulaşamıyorsa, o sendika işverenle toplu sözleşme masasına oturma hakkına sahip olamamaktadır. Bu durum, sayıca az fakat kararlılıkta büyük olan işçi topluluklarının haklarını gasp etmektedir. Yasal düzenleme, görünürde “temsilde adalet”i korumak için getirilmiş gibi görünüyor olsa da, Pratikte , büyük ve hükümetle yakın ilişkili sendikaların lehine çalışmaktadır. Bağımsız sendikalar ya sistem dışına itiliyor ya da içi boşaltılmış bir temsille yetinmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla baraj, işçiyi korumak yerine bürokratik çıkarların ve sermayenin önceliklerine hizmet ediyor. Bir işçinin itibarı, yalnızca maaş bordrosunda değil; sesini duyurabildiği, tercihine saygı gösterildiği, hakkını arayabildiği alanlarda şekillenir. Özgür örgütlenme, işçinin dik duruşunun temelidir. %1 barajının kaldırılması, yalnızca teknik bir değişiklik değildir; Bu, emekçinin başını dik tutmasını sağlayacak tarihî bir adım olacaktır. Dünyanın birçok demokratik ülkesinde bu tür sınırlayıcı barajlar ya yok ya da oldukça sembolik düzeydedir. Türkiye'nin de bu adaletsizliği sonlandırarak işçilerin özgürce sendika seçebildiği bir yapıya geçmesi, sadece uluslararası standartlara uyum değil, aynı zamanda iç hukukta onarıcı bir adım olacaktır. Emekçinin iradesi barajlara değil, anayasal güvenceye dayanmalıdır. 6356 sayılı kanun derhal gözden geçirilmeli; %1 barajı kaldırılarak, her işçinin sesi duyulmalıdır. Çünkü gerçek adalet, seslerin eşitlendiği yerde başlar.
Ekleme Tarihi: 27 June 2025 - Friday

6356 Sayılı Kanun ve %1 barajı

Türkiye’de çalışma hayatının en temel taşı olan örgütlenme hakkı, yıllardır görünmez duvarlara çarpmaktadır.

Bu duvarlardan en kalını, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'ndaki %1’lik baraj.

Kulağa teknik bir ayrıntı gibi gelse de, bu baraj binlerce işçinin iradesini görmezden gelen bir sessizlik düzeni yaratmaktadır.

Oysa emek sadece üretim değil; onur, dayanışma ve irade demektir.

6356 sayılı yasa, ilk bakışta sendikal düzeni disipline etmek amacı taşısa da, uygulamada farklı sonuçlar doğurmuştur.

%1 barajı, yalnızca işkolu bazlı istatistiklere dayansa da, temsil yetkisini haksız yere sınırlandırmaktadır.

Bir sendika, işkolundaki toplam işçi sayısının %1’ine ulaşamıyorsa, o sendika işverenle toplu sözleşme masasına oturma hakkına sahip olamamaktadır.

Bu durum, sayıca az fakat kararlılıkta büyük olan işçi topluluklarının haklarını gasp etmektedir.

Yasal düzenleme, görünürde “temsilde adalet”i korumak için getirilmiş gibi görünüyor olsa da,

Pratikte , büyük ve hükümetle yakın ilişkili sendikaların lehine çalışmaktadır.

Bağımsız sendikalar ya sistem dışına itiliyor ya da içi boşaltılmış bir temsille yetinmek zorunda kalıyor.

Dolayısıyla baraj, işçiyi korumak yerine bürokratik çıkarların ve sermayenin önceliklerine hizmet ediyor.

Bir işçinin itibarı, yalnızca maaş bordrosunda değil; sesini duyurabildiği, tercihine saygı gösterildiği, hakkını arayabildiği alanlarda şekillenir.

Özgür örgütlenme, işçinin dik duruşunun temelidir. %1 barajının kaldırılması, yalnızca teknik bir değişiklik değildir;

Bu, emekçinin başını dik tutmasını sağlayacak tarihî bir adım olacaktır.

Dünyanın birçok demokratik ülkesinde bu tür sınırlayıcı barajlar ya yok ya da oldukça sembolik düzeydedir.

Türkiye'nin de bu adaletsizliği sonlandırarak işçilerin özgürce sendika seçebildiği bir yapıya geçmesi, sadece uluslararası standartlara uyum değil, aynı zamanda iç hukukta onarıcı bir adım olacaktır.

Emekçinin iradesi barajlara değil, anayasal güvenceye dayanmalıdır.

6356 sayılı kanun derhal gözden geçirilmeli; %1 barajı kaldırılarak, her işçinin sesi duyulmalıdır.

Çünkü gerçek adalet, seslerin eşitlendiği yerde başlar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.