Aile, toplumun temel taşıdır. Bireylerin ekonomik ve sosyal güvenliğinin yanı sıra, psikolojik iyilik hali de büyük ölçüde aile ortamına bağlıdır. Ancak, 696 KHK kapsamında çalışan işçilere getirilen tayin kısıtlaması, bu temel yapı üzerinde ciddi tehditler oluşturuyor.  Ayrılığın Getirdiği Zorluklar: Tayin kısıtlaması nedeniyle birçok işçi, eşlerinden ve çocuklarından uzak kalmak zorunda bırakılıyor. Bu durum, yalnızca aile bireylerini fiziken ayırmakla kalmıyor, aynı zamanda duygusal bağları da zayıflatıyor. Aile içi destek mekanizmalarının kopması, çocukların psikolojik gelişimi ve eşlerin sağlıklı bir ilişki sürdürebilmesi açısından büyük riskler içeriyor.  Çalışma Hakkı ve Sosyal Adalet: Bir çalışanın, mesleğini icra ederken ailesiyle aynı şehirde yaşama hakkı temel bir insan hakkıdır. Kamu personellerinin çoğuna tanınan tayin hakkının 696 KHK'lı işçilerden esirgenmesi, adalet ilkesiyle bağdaşmayan bir ayrımcılığı ortaya koymaktadır. Her çalışanın, ailesiyle birlikte güven içinde yaşama hakkı olduğu gibi, işini kaybetme korkusu olmadan tayin talebinde bulunabilmesi de sosyal devlet anlayışının gerekliliğidir.  Aile Bütünlüğünü Korumak İçin Çözüm Önerileri: - Tayin hakkının genişletilmesi ve eş durumuna bağlı tayin başvurularının kabul edilmesi gerekiyor.  - Aile birlikteliğinin korunması adına özel düzenlemelerin getirilmesi, özellikle çocukları ve eşleriyle aynı şehirde yaşamak isteyen işçilerin taleplerinin önceliklendirilmesi önemli bir adım olacaktır.  - Sendikalar ve kamuoyu tarafından daha fazla destek verilmesi, bu hakkın kazanılması adına toplumsal farkındalığın artırılması açısından kritik bir rol oynayacaktır.  Sonuç olarak, 696 KHK'lı işçilere uygulanan tayin kısıtlaması yalnızca bireysel bir mesele değil, aynı zamanda aile yapısının korunması adına tüm toplumu ilgilendiren bir konudur. Adil bir yönetim anlayışı, çalışanların ailelerinden kopmasını önleyerek, hem bireysel hakları hem de toplumsal huzuru koruyacak çözümleri hayata geçirmelidir. TÜLİN ÖZER LİDER BÜRO-SEN BAŞ DANIŞMANI