Sendikacılık, yalnızca toplu iş sözleşmesinde masaya oturup zam talep etmekten ibaret değildir. Aslında bu işin sadece görünen kısmıdır. Gerçek sendikacılık, işçinin sofrasında bir lokma olmak, çocuğunun geleceği için kaygılanmak, onun derdiyle dertlenmek, sevinciyle umutlanmaktır.
Peki, gerçek anlamda sendikacı nasıl olmalı?
DÜRÜST OLMALI – GÜVEN TESİS ETMELİ
Sendikacılığın temel taşı güvendir. İşçinin temsilcisi olan bir sendikacı, önce işçisine karşı dürüst olmalıdır. Attığı adımın hesabını verebilmeli, yaptığı açıklamanın arkasında durabilmelidir. “Ne söylersem kabul edilir” anlayışı, sendikal mücadeleyi zedeler.
Güven, lafla değil; icraatla, şeffaflıkla ve samimiyetle kurulur.
SAHADA OLMALI – MASADA DEĞİL, SAHADA BÜYÜR SENDİKACI
Gerçek sendikacı, sadece protokolde görünmez; çay molasında işçiyle yan yana, yemekhane sırasında omuz omuzadır. Ne zaman kapısı çalınsa, işçi “Başkan buradaymış” diyebilmeli. İşçinin alnındaki ter kurumadan, onun sesine ses katmalıdır.
Sendikacılık, kürsüde değil, sahada yapılır.
LİYAKATLİ VE DONANIMLI OLMALI
Sendikacı, sadece iyi niyetli olmakla yetinemez; bilgili, donanımlı ve çözüm üretebilen biri olmalıdır.
Toplu sözleşme maddesini okuyamayan, iş hukukundan habersiz, sosyal politikaları takip etmeyen bir sendikacı, işçinin hakkını yeterince savunamaz. Eğitimli, analiz yapabilen ve stratejik düşünebilen bir lider olmak zorundadır.
DİK DURUŞLU OLMALI – SENDİKACI EĞİLMEZ!
Sendikacı, rüzgâra göre yön değiştiren değil; yön verendir.
Siyasi ya da bürokratik baskılara boyun eğen, koltuğu için işçiyi yarı yolda bırakan biri, sendikacı değil; sadece bir seyircidir. Gerçek sendikacı, gerektiğinde bedel ödemeyi göze alarak işçinin hakkını korur.
Hakkın yanında olmak, çoğu zaman yalnız kalmayı gerektirir; ama doğru olan da budur.
VİZYONER OLMALI – SADECE BUGÜNÜ DEĞİL, YARINI DÜŞÜNMELİ
Sendikacılık günü kurtarmak değildir. Vizyoner bir sendikacı, sadece bugünkü sorunlara değil; gelecekte karşılaşılabilecek meselelere de hazırlık yapar.
Genç işçilerin geleceği, dijitalleşmenin etkileri, sosyal hakların sürdürülebilirliği gibi konularda politikalar üretir.
Sendika üyelerinin sosyal yaşamına katkı sunacak projeler geliştirir: burslar, tatil imkânları, indirim anlaşmaları, eğitim programları gibi.
AİLE GİBİ OLMALI – SADECE ÜYENİN DEĞİL, AİLESİNİN DE YANINDA OLMALI
Sendikacı, işçiyi sadece bir “üye numarası” olarak görmez.
Onun bir ailesi olduğunu, çocuğunun eğitimi, eşinin sağlığı, yaşlı annesinin ihtiyaçları olduğunu bilir. İnsani dokunuşlarla sendikayı bir aile sıcaklığına dönüştürür.
Çünkü işçinin gerçek hayatı sadece işyerinde değil, evindedir.
TEPKİYİ ZAMANINDA VEREN, AMA AKILCI DAVRANAN OLMALI
Sendikacı tepkisiz olamaz ama tepkisini ne zaman, nasıl ve nerede vereceğini bilen kişi olmalıdır.
Ani tepkiler yerine, stratejik hamlelerle kazanım elde etmeyi hedeflemelidir. Hem mücadeleci hem de çözüm odaklı olmalıdır.
Sonuç olarak…
Gerçek sendikacı olmak kolay değildir. Kaliteli bir sendikacı:
Dürüsttür
Sahadadır
Bilgilidir
Eğilmez
Vizyon sahibidir
İnsani bağ kurar
Stratejik davranır
Sendikacılık bir meslek değil, bir vicdan meselesidir.
Her sendikacı, ardında yüzlerce ailenin duasını almalı; işçisinin gözünde “benim arkamdaki güç” olarak görülmelidir.
Çünkü emek kutsaldır.
Ve o kutsal emeğin savunucusu olmak, sıradan değil; onurlu bir görevdir.
SENDİKACI NASIL OLMALI?
Sendikacılık, yalnızca toplu iş sözleşmesinde masaya oturup zam talep etmekten ibaret değildir. Aslında bu işin sadece görünen kısmıdır. Gerçek sendikacılık, işçinin sofrasında bir lokma olmak, çocuğunun geleceği için kaygılanmak, onun derdiyle dertlenmek, sevinciyle umutlanmaktır.
Peki, gerçek anlamda sendikacı nasıl olmalı?
DÜRÜST OLMALI – GÜVEN TESİS ETMELİ
Sendikacılığın temel taşı güvendir. İşçinin temsilcisi olan bir sendikacı, önce işçisine karşı dürüst olmalıdır. Attığı adımın hesabını verebilmeli, yaptığı açıklamanın arkasında durabilmelidir. “Ne söylersem kabul edilir” anlayışı, sendikal mücadeleyi zedeler.
Güven, lafla değil; icraatla, şeffaflıkla ve samimiyetle kurulur.
SAHADA OLMALI – MASADA DEĞİL, SAHADA BÜYÜR SENDİKACI
Gerçek sendikacı, sadece protokolde görünmez; çay molasında işçiyle yan yana, yemekhane sırasında omuz omuzadır. Ne zaman kapısı çalınsa, işçi “Başkan buradaymış” diyebilmeli. İşçinin alnındaki ter kurumadan, onun sesine ses katmalıdır.
Sendikacılık, kürsüde değil, sahada yapılır.
LİYAKATLİ VE DONANIMLI OLMALI
Sendikacı, sadece iyi niyetli olmakla yetinemez; bilgili, donanımlı ve çözüm üretebilen biri olmalıdır.
Toplu sözleşme maddesini okuyamayan, iş hukukundan habersiz, sosyal politikaları takip etmeyen bir sendikacı, işçinin hakkını yeterince savunamaz. Eğitimli, analiz yapabilen ve stratejik düşünebilen bir lider olmak zorundadır.
DİK DURUŞLU OLMALI – SENDİKACI EĞİLMEZ!
Sendikacı, rüzgâra göre yön değiştiren değil; yön verendir.
Siyasi ya da bürokratik baskılara boyun eğen, koltuğu için işçiyi yarı yolda bırakan biri, sendikacı değil; sadece bir seyircidir. Gerçek sendikacı, gerektiğinde bedel ödemeyi göze alarak işçinin hakkını korur.
Hakkın yanında olmak, çoğu zaman yalnız kalmayı gerektirir; ama doğru olan da budur.
VİZYONER OLMALI – SADECE BUGÜNÜ DEĞİL, YARINI DÜŞÜNMELİ
Sendikacılık günü kurtarmak değildir. Vizyoner bir sendikacı, sadece bugünkü sorunlara değil; gelecekte karşılaşılabilecek meselelere de hazırlık yapar.
Genç işçilerin geleceği, dijitalleşmenin etkileri, sosyal hakların sürdürülebilirliği gibi konularda politikalar üretir.
Sendika üyelerinin sosyal yaşamına katkı sunacak projeler geliştirir: burslar, tatil imkânları, indirim anlaşmaları, eğitim programları gibi.
AİLE GİBİ OLMALI – SADECE ÜYENİN DEĞİL, AİLESİNİN DE YANINDA OLMALI
Sendikacı, işçiyi sadece bir “üye numarası” olarak görmez.
Onun bir ailesi olduğunu, çocuğunun eğitimi, eşinin sağlığı, yaşlı annesinin ihtiyaçları olduğunu bilir. İnsani dokunuşlarla sendikayı bir aile sıcaklığına dönüştürür.
Çünkü işçinin gerçek hayatı sadece işyerinde değil, evindedir.
TEPKİYİ ZAMANINDA VEREN, AMA AKILCI DAVRANAN OLMALI
Sendikacı tepkisiz olamaz ama tepkisini ne zaman, nasıl ve nerede vereceğini bilen kişi olmalıdır.
Ani tepkiler yerine, stratejik hamlelerle kazanım elde etmeyi hedeflemelidir. Hem mücadeleci hem de çözüm odaklı olmalıdır.
Sonuç olarak…
Gerçek sendikacı olmak kolay değildir. Kaliteli bir sendikacı:
Dürüsttür
Sahadadır
Bilgilidir
Eğilmez
Vizyon sahibidir
İnsani bağ kurar
Stratejik davranır
Sendikacılık bir meslek değil, bir vicdan meselesidir.
Her sendikacı, ardında yüzlerce ailenin duasını almalı; işçisinin gözünde “benim arkamdaki güç” olarak görülmelidir.
Çünkü emek kutsaldır.
Ve o kutsal emeğin savunucusu olmak, sıradan değil; onurlu bir görevdir.
Ekleme
Tarihi: 01 Temmuz 2025 -Salı
SENDİKACI NASIL OLMALI?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.