Fatih Demirel
Köşe Yazarı
Fatih Demirel
 

Sendikacılık Nereye Gidiyor?

Türkiye’de sendikacılık uzun yıllardır bir değişim ve dönüşüm sürecinde. Bir zamanlar işçi haklarının yılmaz savunucusu olan sendikalar, ne yazık ki günümüzde birçok alanda etkisini yitirmiş durumda.   Özellikle genç işçiler arasında sendikalara olan güvenin azalması, bu yapılar için alarm zillerinin çaldığını gösteriyor. Peki neden bu noktaya geldik? Bunun birkaç temel nedeni var. İlki, sendikaların uzun yıllar boyunca siyasallaşmış olması. Sendika, işçinin hakkını savunma yeridir; bir partinin arka bahçesi değil. Ne yazık ki bazı sendikalar, üyelerinin emeğini ve güvenini, siyaseten belirli odaklara yakın durmak için kullandı. Bu durum, işçiler arasında güvensizlik doğurdu. İkinci sorun ise sendikal rekabetin, işçi lehine değil sendika lehine işletilmesi. Aynı iş kolunda onlarca sendika var ama bu çeşitlilik işçinin değil, sendika yöneticilerinin çıkarına dönüştü. Oysa asıl olan, işçinin hakkını koruyan, sahada olan, üretimin her aşamasında emekçinin yanında duran sendikalardır. Üçüncü önemli mesele ise değişen çalışma hayatına sendikaların yeterince ayak uyduramaması. Esnek çalışma modelleri, taşeron sistemleri, dijital platform işçiliği gibi yeni düzenlemeler, sendikal mücadelenin kapsamını genişletmeyi zorunlu kılıyor. Ama hâlâ eski yöntemlerle, eski söylemlerle yol almaya çalışan sendikalar, genç işçilerden karşılık bulamıyor. Bugün bir sendikanın güçlü olmasının yolu sadece üyeden geçmez; örgütlülükten, güven vermekten, sosyal kazanımları artırmaktan ve cesaretli olmaktan geçer. Toplu sözleşme dönemlerinde sessiz kalan, işçinin vergi yükünü görmezden gelen, meslek kodlarını, tayin hakkını gündeme taşımayan bir sendikacılığın artık toplumda karşılığı kalmamıştır. Yeni bir sendikal anlayışa ihtiyaç var. Aidatla değil, aidiyetle yürüyen… Salonlarda değil, sokakta ve sahada mücadele eden… Üyesinin hakkını masada sonuna kadar savunan bir sendikacılık. Çünkü Türkiye’nin gerçek emekçileri bunu hak ediyor.
Ekleme Tarihi: 26 May 2025 - Monday

Sendikacılık Nereye Gidiyor?

Türkiye’de sendikacılık uzun yıllardır bir değişim ve dönüşüm sürecinde. Bir zamanlar işçi haklarının yılmaz savunucusu olan sendikalar, ne yazık ki günümüzde birçok alanda etkisini yitirmiş durumda.
 

Özellikle genç işçiler arasında sendikalara olan güvenin azalması, bu yapılar için alarm zillerinin çaldığını gösteriyor. Peki neden bu noktaya geldik? Bunun birkaç temel nedeni var. İlki, sendikaların uzun yıllar boyunca siyasallaşmış olması. Sendika, işçinin hakkını savunma yeridir; bir partinin arka bahçesi değil. Ne yazık ki bazı sendikalar, üyelerinin emeğini ve güvenini, siyaseten belirli odaklara yakın durmak için kullandı.

Bu durum, işçiler arasında güvensizlik doğurdu. İkinci sorun ise sendikal rekabetin, işçi lehine değil sendika lehine işletilmesi. Aynı iş kolunda onlarca sendika var ama bu çeşitlilik işçinin değil, sendika yöneticilerinin çıkarına dönüştü. Oysa asıl olan, işçinin hakkını koruyan, sahada olan, üretimin her aşamasında emekçinin yanında duran sendikalardır. Üçüncü önemli mesele ise değişen çalışma hayatına sendikaların yeterince ayak uyduramaması. Esnek çalışma modelleri, taşeron sistemleri, dijital platform işçiliği gibi yeni düzenlemeler, sendikal mücadelenin kapsamını genişletmeyi zorunlu kılıyor. Ama hâlâ eski yöntemlerle, eski söylemlerle yol almaya çalışan sendikalar, genç işçilerden karşılık bulamıyor.

Bugün bir sendikanın güçlü olmasının yolu sadece üyeden geçmez; örgütlülükten, güven vermekten, sosyal kazanımları artırmaktan ve cesaretli olmaktan geçer. Toplu sözleşme dönemlerinde sessiz kalan, işçinin vergi yükünü görmezden gelen, meslek kodlarını, tayin hakkını gündeme taşımayan bir sendikacılığın artık toplumda karşılığı kalmamıştır. Yeni bir sendikal anlayışa ihtiyaç var.

Aidatla değil, aidiyetle yürüyen… Salonlarda değil, sokakta ve sahada mücadele eden… Üyesinin hakkını masada sonuna kadar savunan bir sendikacılık. Çünkü Türkiye’nin gerçek emekçileri bunu hak ediyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.