ABB
Semih KILIÇ
Köşe Yazarı
Semih KILIÇ
 

2023 NE KADAR UZAK?

     Başlıkla birlikte anlamsız bir soru sorduğumun farkındayım. 2023’e şurada altı ay gibi bir süre kaldı. Ama ülkedeki herkes için 2023 bir yıldan çok daha fazlası. Cumhuriyetin 100. yaşını kutlayacağımız bu yılda genel seçimler de yapılacak. İşte ben de seçimlerin ne kadar uzakta olduğunu sorgulayacak bir ifade için başlık attım. 2020’den beri sürekli bir şayiha ile erken ya da baskın seçim yapılacağı söyleniyor. İktidar daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan ise her defasında seçimlerin zamanında yapılacağını söylüyor. Ama diyelim ki ne baskın ne erken seçim yapıldı ve üstüne de 2023’te olacak seçimler de ertelense. Şimdi bu cümleyle herkesin aklında aynı soru belirdi; ‘Mümkün mü öyle bir şey?’. Mümkün efendim, ülkede herşey mümkün, yeter ki istenilsin. Peki istenir mi ya da neden istenir böyle birşey. İşte bunu açıklamaya çalışayım.      Bir kere şunu atlamamak gerek; Türkiye’de seçime kadar ekonomik ya da sosyal anlamda bir normalleşme görmemiz imkansız gibi birşey. Zira Gezi Parkı’ndan beri siyasetini kutuplaşma üzerine kuran iktidar, bu saatten sonra kapsayıcı bir tutum ve dil benimserse ancak kemikleştirdiği oyları kaybetmekle kalır. Öteki olarak nitelediği kitlelere sahip çıkması ötekiler için anlam ifade etmez üstüne üstlük kendi tabanı bu dilden hoşnutsuz olur. Sosyal normalleşmenin yanında ekonomik normalleşme de şu açıdan gelemez; yanlışın yanlışla düzeltilmeye çalışıldığı yerde doğruyu yapmak yine kemik kitleyi kaybetme anlamını taşır. Hani Erdoğan’ın önemli bir mottosu var; ‘Faiz sebep enflasyon neticedir’, işte bu motto yanlışın yanlışla devam ettirilmesini sağlıyor. Faiz arttırsa desteğini aldığı İslamcı kitle ve sanayicilerden tepki görecek iken faizi sabit tutarak enflasyonun ve dövizin durmamasına önayak olunuyor. Dolayısıyla ekonomik anlamda da ‘bugün normalleşeceğiz, yapısal reformlar yapıp faiz arttıracağız’ düzelme gelmiyor, gelemiyor. O nedenle aynı kısır döngünün içinde ülke olarak oradan oraya savrulup duruyoruz. Üstüne dünyada pandemiden sonra oluşan resesyon beklentisi ve bunun getirdiği enflasyon artışı da yaşanınca Türkiye ekonomik anlamda kötünün daha kötüsüne yol açıyor.      Böyle bir durumda iktidarın seçime gidebildiği kadar erken bir seçime gitmesi kendisi için avantaj olacakken ekonomiyi düzeltme beklentisi ile sürekli 2023’ü işaret etmesi seçimde işini daha da zor hale getiriyor. Çünkü insanlar geçen yıldan daha yüksek ücretlerle daha kötü imkanlarla ve daha borçlu bir hayatı yaşamaya başlıyor. İktidar 2023 geldiğinde ise daha da mutsuz ve ekonomik anlamda gerçek sorumluya tepkili bir ülkeyle yüzleşmek durumunda kalacak ve erken seçim yapmayarak geçirdiği günlere hayıflanacak belki de. Bu defa da sandıktan uzak durma isteği gelecek ki bunu yapmasının önünde pek bir engel olduğu da söylenemez. Anayasa’nın 78. Maddesinde açıklanan haliyle; ‘Savaş sebebiyle seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.’ Bir süredir Yunanistan’a parmak sallamamız, Suriye’ye operasyonu konuşmamız boşuna değil anlaşılan.      2023 işte bu yüzden tam tahmin edemediğimiz bir uzaklıkta bize. Takvimler 2023’e geldiğinde Cumhuriyet’in 100. Yıl coşkusunu yaşayacak olsak da bize 100 yıl önce sunulan demokrasinin sandık nimetinden ne zaman faydalanacağız onu Allah bilir. Ya da bilen başkaları da vardır?
Ekleme Tarihi: 11 Haziran 2022 - Cumartesi

2023 NE KADAR UZAK?

     Başlıkla birlikte anlamsız bir soru sorduğumun farkındayım. 2023’e şurada altı ay gibi bir süre kaldı. Ama ülkedeki herkes için 2023 bir yıldan çok daha fazlası. Cumhuriyetin 100. yaşını kutlayacağımız bu yılda genel seçimler de yapılacak. İşte ben de seçimlerin ne kadar uzakta olduğunu sorgulayacak bir ifade için başlık attım. 2020’den beri sürekli bir şayiha ile erken ya da baskın seçim yapılacağı söyleniyor. İktidar daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan ise her defasında seçimlerin zamanında yapılacağını söylüyor. Ama diyelim ki ne baskın ne erken seçim yapıldı ve üstüne de 2023’te olacak seçimler de ertelense. Şimdi bu cümleyle herkesin aklında aynı soru belirdi; ‘Mümkün mü öyle bir şey?’. Mümkün efendim, ülkede herşey mümkün, yeter ki istenilsin. Peki istenir mi ya da neden istenir böyle birşey. İşte bunu açıklamaya çalışayım.

     Bir kere şunu atlamamak gerek; Türkiye’de seçime kadar ekonomik ya da sosyal anlamda bir normalleşme görmemiz imkansız gibi birşey. Zira Gezi Parkı’ndan beri siyasetini kutuplaşma üzerine kuran iktidar, bu saatten sonra kapsayıcı bir tutum ve dil benimserse ancak kemikleştirdiği oyları kaybetmekle kalır. Öteki olarak nitelediği kitlelere sahip çıkması ötekiler için anlam ifade etmez üstüne üstlük kendi tabanı bu dilden hoşnutsuz olur. Sosyal normalleşmenin yanında ekonomik normalleşme de şu açıdan gelemez; yanlışın yanlışla düzeltilmeye çalışıldığı yerde doğruyu yapmak yine kemik kitleyi kaybetme anlamını taşır. Hani Erdoğan’ın önemli bir mottosu var; ‘Faiz sebep enflasyon neticedir’, işte bu motto yanlışın yanlışla devam ettirilmesini sağlıyor. Faiz arttırsa desteğini aldığı İslamcı kitle ve sanayicilerden tepki görecek iken faizi sabit tutarak enflasyonun ve dövizin durmamasına önayak olunuyor. Dolayısıyla ekonomik anlamda da ‘bugün normalleşeceğiz, yapısal reformlar yapıp faiz arttıracağız’ düzelme gelmiyor, gelemiyor. O nedenle aynı kısır döngünün içinde ülke olarak oradan oraya savrulup duruyoruz. Üstüne dünyada pandemiden sonra oluşan resesyon beklentisi ve bunun getirdiği enflasyon artışı da yaşanınca Türkiye ekonomik anlamda kötünün daha kötüsüne yol açıyor.

     Böyle bir durumda iktidarın seçime gidebildiği kadar erken bir seçime gitmesi kendisi için avantaj olacakken ekonomiyi düzeltme beklentisi ile sürekli 2023’ü işaret etmesi seçimde işini daha da zor hale getiriyor. Çünkü insanlar geçen yıldan daha yüksek ücretlerle daha kötü imkanlarla ve daha borçlu bir hayatı yaşamaya başlıyor. İktidar 2023 geldiğinde ise daha da mutsuz ve ekonomik anlamda gerçek sorumluya tepkili bir ülkeyle yüzleşmek durumunda kalacak ve erken seçim yapmayarak geçirdiği günlere hayıflanacak belki de. Bu defa da sandıktan uzak durma isteği gelecek ki bunu yapmasının önünde pek bir engel olduğu da söylenemez. Anayasa’nın 78. Maddesinde açıklanan haliyle; ‘Savaş sebebiyle seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.’ Bir süredir Yunanistan’a parmak sallamamız, Suriye’ye operasyonu konuşmamız boşuna değil anlaşılan.

     2023 işte bu yüzden tam tahmin edemediğimiz bir uzaklıkta bize. Takvimler 2023’e geldiğinde Cumhuriyet’in 100. Yıl coşkusunu yaşayacak olsak da bize 100 yıl önce sunulan demokrasinin sandık nimetinden ne zaman faydalanacağız onu Allah bilir. Ya da bilen başkaları da vardır?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.