ABB
Semih KILIÇ
Köşe Yazarı
Semih KILIÇ
 

Milliyetçiliğin Altın Çağı

Türkiye siyasetinde milliyetçilik 1960 darbesinden sonra mutlaka bir şekilde farklı parti isimleri ile temsil edildi. Gün geldi Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi kuruldu, sonra o parti Miliiyetçi Hareket Partisi’ne evirildi. 1980 darbesinden sonra MHP siyasi yasaklı olunca Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi milliyetçilerin eviydi. Siyasi yasaklar kalkınca da MHP geri döndü, MÇP’den ayrılıp IDP’de siyaset yapan Muhsin Yazıcıoğlu ise Büyük Birlik Partisi’ni kurdu. Yakın zamana kadar Milliyetçilik gözle görülür bir şekilde bu iki parti tarafından temsil ediliyordu. Ancak günümüzde bunlara İyi Parti ve Zafer Partisi’nin eklenmesiyle milliyetçilik Türkiye’de bugüne kadar en çok farklı çatıda temsil eder hale dönüştü. Elbette Türk siyasal hayatında milliyetçilik sadece yukarıdaki partiler tarafından temsil edilmedi. Bir çok siyasi partinin ideolojisinde Türk milliyetçiliği önemli yere sahipt oldu bugüne kadar. Ancak bu partiler Türk milliyetçiliğini ana ideoloji olarak önüne koyan partiler olmasıyla öne çıktılar. Ve bu partilerin sayısının ya da görünürlüğünün arttığı dönemlerde Türk siyasal hayatında maskülen söylemler, çatışmalar ve meydan okumalar revaçtaydı. Siyaset dünyasının çatışma içinde oluşu topluma da yansıdı ve siyasetteki çatışma sokağa da yansıdı. 1970’li yıllar, 1990’lar milliyetçiliğin el üstünde taşındığı dönemlerdi. 70’lerde sağ Türk milliyetçiliği duygusuyla komünizmle mücadele ediyordu. 90’larda ise milliyetçilik önce PKK ile mücadelenin sonra ise irtica ile mücadelenin en önemli silahıydı. Özellikle 90’lardaki milliyetçilikte irtica ile mücadele verilen 28 Şubat döneminin atmosferinde Atatürk milliyetçiliğinin ağırlığını 90’ların ilk yarısından daha fazla görürüz. Milliyetçiliğin geçmişine dair siyasi hayatımızdan daha bir çok örnek anlatılır ancak ben günümüzde yükselen milliyetçiliğin ya da başlıkta da belirttiğim şekilde milliyetçiliğin altın çağının çıkış noktasını tartışmak ve anlamak istiyorum. Zira iktidarın ana ideolojisi değilken ana ideolojisi haline gelen Türk milliyetçiliği günümüzde aynı zamanda muhalefette de temsil ediliyor ve kabaca hesaplarsak milliyetçiliği ana ideolojisi olarak ifade eden partilerin bugün yüzde 50’nin üzerinde oyu var. İşte bu noktada milliyetçiliğin altın çağını yaşamasını bir olay üzerinden okumamız gerektiğini düşünüyorum; 15 Temmuz Darbe Girişimi. Esasında milliyetçiliğin yükselişinde bir çok olay var; yakın dönemde şahit olduğumuz. Ancak 15 Temmuz 2016 bu olayların hepsinin öncülü niteliğinde. Darbe gecesi sokağa dökülen, sonrasında darbeye tepki koyan halk esasında demokrasi duygusundan öte ‘işgale karşı koyma’ duygusu da taşıyordu. Biraz hafızamızı zorladığımızda hatırlarız; iktidar partisinin de aynı refleksle hareket ettiğini. Halkın içine o günden sonra dolmaya başlayan bu duygu siyasi partilerin hamleleri ile farklı kaplara dağıldı. Kuzey Irak ve Suriye’de yapılan harekatlar Türkçülük duygusunu yükseltirken AK Parti her geçen gün daha fazla milliyetçiliği içeren siyaset yapmaya başlamıştı. Sınır ötesi operasyonlarda AK Parti’ye özgüveni ve toplumsal desteği sağlayan 15 Temmuz’du. Aynı 15 Temmuz Başkanlık sisteminin de kuruluşunu hızlandıran süreçti. Zira Başkanlık sistemi anlatısında işgalin önüne geçme, bir 15 Temmuz’u daha yaşamama önemli yer tutuyordu. Halk devletin bekası için devlete sonsuz bir destek sunarken, mülteci akını bu desteğin eleştiriye dönmesine neden oldu. Ve aynı desteği verenler bu defa eleştirel söylemlerini her geçen gün arttırarak kendilerine ses olan farklı milliyetçi partilere kanalize oldular. Günümüzde yapılan anketlerde Zafer Partisi sadece ‘mülteci akını eleştirisi’ ile kurguladığı siyaseti üzerinden yüzde 2 ila 4 puan arası oy alıyor gözükmekte. Bunun artacağı da bekleniyor esasında. Keza İyi Parti Türk vatandaşlarının, gençlerinin karşılatştığı sorunlar üzerinden oyunu yüzde 15-20 bandına çıkarmış durumda. Milliyetçiliğin ana çatısı olan MHP ise kendi bünyesindeki oylarını AK Parti ile paylaşıyor gözükmekte. Özetle, beka konusu 15 Temmuz ile ortaya çıkan, iktidar tarafından bir çok hamlede toplumsal destek için kullanılan bir konu iken bugün farklı partilerdeki milliyetçiliğin altın çağını ortaya çıkaran ve her geçen gün dozunu arttıran en önemli etken haline gelmiş durumda. Milliyetçiliğin altın çağı önümüzdeki seçimlerde iktidarın en önemli kozu ve iktidarının perçinleyicisi mi olur yoksa sürpriz partilere sürpriz oylar mı verir, zamanla göreceğiz.
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2022 - Pazartesi

Milliyetçiliğin Altın Çağı

Türkiye siyasetinde milliyetçilik 1960 darbesinden sonra mutlaka bir şekilde farklı parti isimleri ile temsil edildi. Gün geldi Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi kuruldu, sonra o parti Miliiyetçi Hareket Partisi’ne evirildi. 1980 darbesinden sonra MHP siyasi yasaklı olunca Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi milliyetçilerin eviydi. Siyasi yasaklar kalkınca da MHP geri döndü, MÇP’den ayrılıp IDP’de siyaset yapan Muhsin Yazıcıoğlu ise Büyük Birlik Partisi’ni kurdu. Yakın zamana kadar Milliyetçilik gözle görülür bir şekilde bu iki parti tarafından temsil ediliyordu. Ancak günümüzde bunlara İyi Parti ve Zafer Partisi’nin eklenmesiyle milliyetçilik Türkiye’de bugüne kadar en çok farklı çatıda temsil eder hale dönüştü.

Elbette Türk siyasal hayatında milliyetçilik sadece yukarıdaki partiler tarafından temsil edilmedi. Bir çok siyasi partinin ideolojisinde Türk milliyetçiliği önemli yere sahipt oldu bugüne kadar. Ancak bu partiler Türk milliyetçiliğini ana ideoloji olarak önüne koyan partiler olmasıyla öne çıktılar. Ve bu partilerin sayısının ya da görünürlüğünün arttığı dönemlerde Türk siyasal hayatında maskülen söylemler, çatışmalar ve meydan okumalar revaçtaydı. Siyaset dünyasının çatışma içinde oluşu topluma da yansıdı ve siyasetteki çatışma sokağa da yansıdı. 1970’li yıllar, 1990’lar milliyetçiliğin el üstünde taşındığı dönemlerdi. 70’lerde sağ Türk milliyetçiliği duygusuyla komünizmle mücadele ediyordu. 90’larda ise milliyetçilik önce PKK ile mücadelenin sonra ise irtica ile mücadelenin en önemli silahıydı. Özellikle 90’lardaki milliyetçilikte irtica ile mücadele verilen 28 Şubat döneminin atmosferinde Atatürk milliyetçiliğinin ağırlığını 90’ların ilk yarısından daha fazla görürüz.

Milliyetçiliğin geçmişine dair siyasi hayatımızdan daha bir çok örnek anlatılır ancak ben günümüzde yükselen milliyetçiliğin ya da başlıkta da belirttiğim şekilde milliyetçiliğin altın çağının çıkış noktasını tartışmak ve anlamak istiyorum. Zira iktidarın ana ideolojisi değilken ana ideolojisi haline gelen Türk milliyetçiliği günümüzde aynı zamanda muhalefette de temsil ediliyor ve kabaca hesaplarsak milliyetçiliği ana ideolojisi olarak ifade eden partilerin bugün yüzde 50’nin üzerinde oyu var. İşte bu noktada milliyetçiliğin altın çağını yaşamasını bir olay üzerinden okumamız gerektiğini düşünüyorum; 15 Temmuz Darbe Girişimi. Esasında milliyetçiliğin yükselişinde bir çok olay var; yakın dönemde şahit olduğumuz. Ancak 15 Temmuz 2016 bu olayların hepsinin öncülü niteliğinde. Darbe gecesi sokağa dökülen, sonrasında darbeye tepki koyan halk esasında demokrasi duygusundan öte ‘işgale karşı koyma’ duygusu da taşıyordu. Biraz hafızamızı zorladığımızda hatırlarız; iktidar partisinin de aynı refleksle hareket ettiğini. Halkın içine o günden sonra dolmaya başlayan bu duygu siyasi partilerin hamleleri ile farklı kaplara dağıldı. Kuzey Irak ve Suriye’de yapılan harekatlar Türkçülük duygusunu yükseltirken AK Parti her geçen gün daha fazla milliyetçiliği içeren siyaset yapmaya başlamıştı. Sınır ötesi operasyonlarda AK Parti’ye özgüveni ve toplumsal desteği sağlayan 15 Temmuz’du. Aynı 15 Temmuz Başkanlık sisteminin de kuruluşunu hızlandıran süreçti. Zira Başkanlık sistemi anlatısında işgalin önüne geçme, bir 15 Temmuz’u daha yaşamama önemli yer tutuyordu. Halk devletin bekası için devlete sonsuz bir destek sunarken, mülteci akını bu desteğin eleştiriye dönmesine neden oldu. Ve aynı desteği verenler bu defa eleştirel söylemlerini her geçen gün arttırarak kendilerine ses olan farklı milliyetçi partilere kanalize oldular. Günümüzde yapılan anketlerde Zafer Partisi sadece ‘mülteci akını eleştirisi’ ile kurguladığı siyaseti üzerinden yüzde 2 ila 4 puan arası oy alıyor gözükmekte. Bunun artacağı da bekleniyor esasında. Keza İyi Parti Türk vatandaşlarının, gençlerinin karşılatştığı sorunlar üzerinden oyunu yüzde 15-20 bandına çıkarmış durumda. Milliyetçiliğin ana çatısı olan MHP ise kendi bünyesindeki oylarını AK Parti ile paylaşıyor gözükmekte.

Özetle, beka konusu 15 Temmuz ile ortaya çıkan, iktidar tarafından bir çok hamlede toplumsal destek için kullanılan bir konu iken bugün farklı partilerdeki milliyetçiliğin altın çağını ortaya çıkaran ve her geçen gün dozunu arttıran en önemli etken haline gelmiş durumda. Milliyetçiliğin altın çağı önümüzdeki seçimlerde iktidarın en önemli kozu ve iktidarının perçinleyicisi mi olur yoksa sürpriz partilere sürpriz oylar mı verir, zamanla göreceğiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.