Erdoğan siyasete girdiği Milli Görüş günlerinden beri pragmatist bir lider. Kendisine atfedilen İslamcı, muhafazakâr, milliyetçi gibi siyasi kimliklerin hepsinden önce onu en iyi pragmatist olması tanımlar esasında. Son dönemde Ukrayna savaşında hem Rusya’nın ayağına basmak istemeyen tavrı hem de Ukrayna’ya verdiği destekler ortada iken Finlandiya ve İsveç’in Rusya korkusundan NATO’ya katılmak istemesini de kendi lehine kullanmayı bildi. Yine yıllardır ülkemizin her sorununun içerisinde bir şekilde yer alan Suriye ile ilişkiler konusunda da yakın zamanda ezberleri bozdu Erdoğan. Geçen hafta içinde ‘Bizim Esad’ı devirmek gibi bir derdimiz yok’ dedi. Esasında Suriye konusundaki tutum değişikliğinin altındaki pragmatizmi bir çoğumuz biliyoruz. Özellikle ekonomik kriz ile birlikte halktan yükselen mülteciler konusundaki rahatsızlık Erdoğan’ı bu konuda arayışa itti. Yakın zamanda İsrail ile ilişkilerini düzeltme adımı atan AK Parti iktidarı benzer bir iyileşme için Suriye’ye de elini uzattı sayılır. Aynı açıklamada Suriye’de hareket ederken Rusya ile işbirliği içinde olduklarını da ifade eden Erdoğan bu ifadeyle de hem Rusya’nın garantörlüğünü hem de Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmaya yönelik bir niyetlerinin olmadığını ifade etmeyi amaçlıyordu. Suriye ve Esad’ın suyuna gitmeyi amaçlayan bu açıklamalarla amaçlanan esasında belli; bir taşla bir kaç kuş vurmak. Dedim ya pragmatist nitelendirilebilecek bir yönetim şekli için bu adımlar çok garip değil. Benim esas vurgu yapmak istediğim nokta bu yakınlaşmayı sağlamak için arabuluculuk yapacak olanlarda. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Erdoğan’ın açıklamaları ile aynı zamanda Suriye’den Eylül ayı için bir davet aldıklarını açıkladı. Bu ziyarette Perinçek’e eşlik edecek isim ise Ethem Sancak olacak. Yakın zamanda AK Parti’den ayrılıp Vatan Partisi’ne katılan Sancak ayağının tozuyla Suriye ile yapılacak yumuşama görüşmelerinde öne çıkan isim olacak. Kimileri AK Parti’nin bu kadar koyu destekçisi olan bir ismin Vatan Partisi’ne katılmasını garipsese de Etham Sancak’ın siyasi geçmişini bilenler bu durumu garipsemediler. Üniversite yıllarında Perinçek’in Türkiye İşçi Köylü Partisi’nde önemli görevler alan Sancak 90’lı yıllardan itibaren ise siyaset yerine iş dünyasında öne çıkmaya başlamıştı. AK Parti döneminde ise partinin öne çıkan iş insanı figürlerinden olan Sancak böylece siyaseti öğrendiğini söylediği evine dönmüş oldu. Yakın zamanda Sancak’ın parti değiştimesine benzeyen bir değişiklik de ters istikametten gelmişti. Ergenekon davaları döneminde tanınan ve son yıllarda siyasette öne çıkan bir isim olan Teğmen Çelebi ismiyle bilinen Mehmet Ali Çelebi’de CHP’de başladığı siyaset yaşamına devam ettiği Memleket Partisinden istifa etmiş ve AK Parti dışındaki bütün partilerin siyaset anlayışlarını eleştirerek AK Parti’ye katılacağını açıklamıştı. Ancak Teğmen Çelebi’nin bu açıklamaları belli ki AK Parti cenahında pek de olumlu karşılanmadı ki Sayın Çelebi daha sonra yaptığı açıklama ile siyasete bağımsız olarak devam edeceğini ifade etti. AK Parti onay vermiş olsa Teğmen Çelebi de Ethem Sancak gibi siyasetteki doğru yerini bulmuş olurdu aslında ama nasip olmadı. Daha bir çok siyasi figür var ki durduğu yerle alakası olmayan mevcut siyasi konjonktürde yerini arayan ama bulamayan. Umarız herkes bir gün siyasette gerçek yerini bulur.