ABB
Semih KILIÇ
Köşe Yazarı
Semih KILIÇ
 

ERDOĞAN’IN GÖREV ONAYI

Seçimlere tam 1 yıl var. 2023 gibi hem Cumhuriyet tarihinin en kıymetli yılında hem de ülke siyaseti için önemli bir dönüm noktası olabilecek bir yılda iktidarın da muhalefetin de amacı aynı. Daha önce bu köşede muhalefetin amacı doğrultusunda yaptıklarına kısmen değinmiştim. Bugün ise konumuz iktidar ve iktidar 2023 seçimlerine giderken neyi hedeflediği üzerine olacak. ’80 yıl sonra Paşa Etkisi’ başlıklı yazımda geçen hafta Erdoğan’ın Türk siyasetindeki oyun kurucu rolünden bahsetmiştim. Seçimler yaklaşırken ülkede muhalefetin özellikle üzerinde durduğu sosyal ve ekonomik krizler konuşulurken Erdoğan hem kitlesini konsolide edecek hem tekrardan oyun kurucu rolü eline almasını sağlayacak konular üzerine yoğunlaşıyor. Bunu 2 eksenli yürüttüğünü söylemek mümkün; dış ve iç politika. Herkesin malumu olduğu üzerine dışarıda ve içeride farklı sonuçlara bakan siyaset belirlese bile Erdoğan’ın en önemli amacı dış politikanın iç politikada elini güçlendirmesini sağlamaktır. Dünyada özellikle bulunduğumuz bölgede son dönemde ortaya çıkan krizler dışarıda elini güçlendirmesi için çok ciddi imkanlar sundu iktidara esasında. Ukrayna Savaşı, Finlandiya ve İsveç’in NATO Başvurusu ve Suriye’ye operasyon düzenlenme ihtimalinin belirmesi. Bundan önce bu tarz gelişmeler yaşandığında iktidar bir şekilde ülkemizin dünyada söz sahibi konumuna eriştiğine vurgu yapar ve toplumda bir etki uyandıracak duruma gelirdi. Nitekim Ukrayna krizinde Rusya ve Ukrayna arasında üstlenilen arabuluculuk rolü, Finlandiya ve İsveç’in NATO başvurularında teröristlerin iade edilmesi üzerine bir pazarlığın yürütülmesi normal şartlar altında AK Parti iktidarına olumlu dönüşler sağlaycak gelişmeler. Peki bu gelişmeler olumlu dönüş sağlamış mı, buna bir sonraki paragraftan sonra bakalım. Dış politikada bunlar yaşanırken iç siyasette gerçek krizlerin dışında bambaşka konular konuşuluyor. Bir süredir peş peşe bazı sanatçılara gelen konser yasakları ve bu yasakların etrafında dönen tartışmalar bambaşka bir gündemi tartışmamıza neden oluyor. Yakın zamana kadar ekonomi yerine mültecileri konuşuyor olmak AK Parti için olumlu bir gelişmeydi zira odak ekonomiden başka bir eksene kayıyordu. Ancak zamanla mülteci tartışmalarının sadece muhalefette bir ayrışmaya değil aynı zamanda iktidardan oy kopuşuna yol açtığına dair projeksiyonlar belirince iktidar kendisi için yeni bir tartışma alanının açılmasını sağladı. Peki konser yasakları iktidara nasıl bir katkı sağlıyor ya da sağlayacak? Bir kere insanlar özellikle iktidar seçmenleri hayat pahalılığı, ekonomik krizi konuşmak yerine değerlerinin iktidar tarafından nasıl korunduğunu konuşacak. Diğer taraftan ise özellikle getirilen yasaklar dindar ve milliyetçi seçmeni mutlu edecek cinsten ve bu kitlenin iktidara yönelik ekonomik endişelerini giderecek cinsten. Bu köşeyi takip edenler hatırlar bir önceki yazıda muhafazakârların 2 farklı endişesinden bahsetmiştim; ekonomik refahın devamlılığı ve değerlerinin muhafazası. İşte AK Parti ilkinin gündeme gelmesini engellemek için ikincisine yönelmiş durumda. Yasaklanan konserler üzerinden çıkan tartışmalar etnik köken ve gençlerin ahlakının bozulması üzerinden ilerlediği için sağ ve milliyetçi seçmen için taraftarlık güdülecek bir konu sayılabilecek bu hususun AK Parti’ye ne katkı sağladığını yakında anketlerle anlayabiliriz.Anketler demişken dış politika paragrafında değindiğim gelişmelerin Erdoğan’ın siyasetteki belirleyiciliğine nasıl bir katkı sağladığına bakabileceğimiz bir anket var. Esasında anketin ölçümü AK Parti’nin aldığı destekten daha çok Erdoğan’a verilen destek ile alakalı. Metropoll Araştırma’nın mutat üzere yaptığı araştırmada sorduğu Erdoğan’ın görev onayı sorusuna göre Mayıs ayında Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini onaylayanlar yüzde 2.3 artarken görevini onaylamayan kitle ise yüzde 6.3 oranında düşmüş. 2011 yılından beri düzenli aralıklarla yapılan bu ankette Aralık 2021’de Erdoğan’ın görev onayı yüzde 38.5 ile 2. en düşük seviyesini görmüş. Diğer en düşük seviye ise Haziran 2015 seçimlerini olduğu dönemde yüzde 37.6 ile yaşanmış. Bu sonuçlara göre Aralık’tan bu yana Erdoğan seçmenin gündemini öyle ya da böyle değiştirmiş diyebilmek mümkün. Ancak bunun sürekliliği olur mu, işte onu zaman gösterecek.
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2022 - Salı

ERDOĞAN’IN GÖREV ONAYI

Seçimlere tam 1 yıl var. 2023 gibi hem Cumhuriyet tarihinin en kıymetli yılında hem de ülke siyaseti için önemli bir dönüm noktası olabilecek bir yılda iktidarın da muhalefetin de amacı aynı. Daha önce bu köşede muhalefetin amacı doğrultusunda yaptıklarına kısmen değinmiştim. Bugün ise konumuz iktidar ve iktidar 2023 seçimlerine giderken neyi hedeflediği üzerine olacak.

’80 yıl sonra Paşa Etkisi’ başlıklı yazımda geçen hafta Erdoğan’ın Türk siyasetindeki oyun kurucu rolünden bahsetmiştim. Seçimler yaklaşırken ülkede muhalefetin özellikle üzerinde durduğu sosyal ve ekonomik krizler konuşulurken Erdoğan hem kitlesini konsolide edecek hem tekrardan oyun kurucu rolü eline almasını sağlayacak konular üzerine yoğunlaşıyor. Bunu 2 eksenli yürüttüğünü söylemek mümkün; dış ve iç politika. Herkesin malumu olduğu üzerine dışarıda ve içeride farklı sonuçlara bakan siyaset belirlese bile Erdoğan’ın en önemli amacı dış politikanın iç politikada elini güçlendirmesini sağlamaktır. Dünyada özellikle bulunduğumuz bölgede son dönemde ortaya çıkan krizler dışarıda elini güçlendirmesi için çok ciddi imkanlar sundu iktidara esasında. Ukrayna Savaşı, Finlandiya ve İsveç’in NATO Başvurusu ve Suriye’ye operasyon düzenlenme ihtimalinin belirmesi. Bundan önce bu tarz gelişmeler yaşandığında iktidar bir şekilde ülkemizin dünyada söz sahibi konumuna eriştiğine vurgu yapar ve toplumda bir etki uyandıracak duruma gelirdi. Nitekim Ukrayna krizinde Rusya ve Ukrayna arasında üstlenilen arabuluculuk rolü, Finlandiya ve İsveç’in NATO başvurularında teröristlerin iade edilmesi üzerine bir pazarlığın yürütülmesi normal şartlar altında AK Parti iktidarına olumlu dönüşler sağlaycak gelişmeler. Peki bu gelişmeler olumlu dönüş sağlamış mı, buna bir sonraki paragraftan sonra bakalım.

Dış politikada bunlar yaşanırken iç siyasette gerçek krizlerin dışında bambaşka konular konuşuluyor. Bir süredir peş peşe bazı sanatçılara gelen konser yasakları ve bu yasakların etrafında dönen tartışmalar bambaşka bir gündemi tartışmamıza neden oluyor. Yakın zamana kadar ekonomi yerine mültecileri konuşuyor olmak AK Parti için olumlu bir gelişmeydi zira odak ekonomiden başka bir eksene kayıyordu. Ancak zamanla mülteci tartışmalarının sadece muhalefette bir ayrışmaya değil aynı zamanda iktidardan oy kopuşuna yol açtığına dair projeksiyonlar belirince iktidar kendisi için yeni bir tartışma alanının açılmasını sağladı. Peki konser yasakları iktidara nasıl bir katkı sağlıyor ya da sağlayacak? Bir kere insanlar özellikle iktidar seçmenleri hayat pahalılığı, ekonomik krizi konuşmak yerine değerlerinin iktidar tarafından nasıl korunduğunu konuşacak. Diğer taraftan ise özellikle getirilen yasaklar dindar ve milliyetçi seçmeni mutlu edecek cinsten ve bu kitlenin iktidara yönelik ekonomik endişelerini giderecek cinsten. Bu köşeyi takip edenler hatırlar bir önceki yazıda muhafazakârların 2 farklı endişesinden bahsetmiştim; ekonomik refahın devamlılığı ve değerlerinin muhafazası. İşte AK Parti ilkinin gündeme gelmesini engellemek için ikincisine yönelmiş durumda. Yasaklanan konserler üzerinden çıkan tartışmalar etnik köken ve gençlerin ahlakının bozulması üzerinden ilerlediği için sağ ve milliyetçi seçmen için taraftarlık güdülecek bir konu sayılabilecek bu hususun AK Parti’ye ne katkı sağladığını yakında anketlerle anlayabiliriz.Anketler demişken dış politika paragrafında değindiğim gelişmelerin Erdoğan’ın siyasetteki belirleyiciliğine nasıl bir katkı sağladığına bakabileceğimiz bir anket var. Esasında anketin ölçümü AK Parti’nin aldığı destekten daha çok Erdoğan’a verilen destek ile alakalı. Metropoll Araştırma’nın mutat üzere yaptığı araştırmada sorduğu Erdoğan’ın görev onayı sorusuna göre Mayıs ayında Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini onaylayanlar yüzde 2.3 artarken görevini onaylamayan kitle ise yüzde 6.3 oranında düşmüş. 2011 yılından beri düzenli aralıklarla yapılan bu ankette Aralık 2021’de Erdoğan’ın görev onayı yüzde 38.5 ile 2. en düşük seviyesini görmüş. Diğer en düşük seviye ise Haziran 2015 seçimlerini olduğu dönemde yüzde 37.6 ile yaşanmış. Bu sonuçlara göre Aralık’tan bu yana Erdoğan seçmenin gündemini öyle ya da böyle değiştirmiş diyebilmek mümkün. Ancak bunun sürekliliği olur mu, işte onu zaman gösterecek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.