ABB
Semih KILIÇ
Köşe Yazarı
Semih KILIÇ
 

HDP’nin Rolü

Geçtiğimiz hafta içinde HDP ve Kürt Siyasal Hareketi farklı açıklama ve olaylarla gündeme geldi. Bunlardan ilki barış için Öcalan’ın kurucu rol üstlenmesi gerektiğine vurgu yapan Parti Sözcüsünün sözleriydi. Özellikle Kürt Siyasal Hareketinde Öcalan’ın rolünün tartışıldığı bir dönemde gelen bu çıkış, muhatabın adresinin Edirne değil İmralı olduğunu işaret ediyordu. İmralı’yı işaret eden sadece HDP değildi geçriğimiz hafta. Bir tv kanalında yayınlanan dizide alıntılanan sahnede Öcalan’ı canlandıran bir karakter Kürt milliyetçiliğinin manifestosunu ilan ediyor ve terörün ortaya çıkışının gerçek kaynağını iaşret ediyordu. Bu sahnenin yayınlanış biçimi de yukarıdaki açıklama ile aynı amaca hizmet ediyordu. Terörle mücadelede muhatabın Öcalan ve PKK olduğu, HDP’nin ise siyasi bir uzantı olduğu idi. Değineceğim son açıklama ise HDP’nin eş genel başkan yardımcısının ‘Erdoğan’la benzer aday arasında tercihe zorlarlarsa, aday çıkarmayı tartışırız’ ifadeleriydi. Buradaki açıklamada da muhatap belliydi; Altılı Masa. Halen adayını belirlemeyen Altılı Masa’ya son dönemde öne çıkan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin aday olması ihtimali üzerinden aba altından sopa gösteriliyordu. Şimdi birbirinden bağımsız bu üç konunun arasındaki bağı kurup Kürt Siyasal Hareketinin nerede durduğundan ve gelecekteki duruşunu nasıl kurgulayacağından bahsedeceğim. Malum üzere HDP bir muhalefet partisi. Her ne kadar Millet İttifakının yeni biçimi olan Altılı Masa’nın resmi ya da gayri resmi bir parçası olmasa da iktidar tarafından bu masanın dış destekçisi olarak nitelendiriliyor. Dolayısıyla muhalefetin cumhurbaşkanı adayı konusunda ‘Kürtlerle barışık bir isim olma’ niteliği konuşulan ısrarla vurgulanan konulardan biri. Burada da sebep elbette HDP’nin özellikle 2015’ten beri 13%’lere varan bir oy kitlesine sahip olması. Ancak HDP’nin kendisini bu oy oranıyla vazgeçilmez konumlandırmasının sebebi sadece oy oranı değil aynı zamanda iktidarın özellikle bu konu üzerinden ürettiği spekülasyonlar. Geçmişte Çözüm Sürecinde HDP’yi siyasal bir muhatap olarak alan iktidar bugün milliyetçilik rüzgarını arkasına alabilmek için partiyi örgütün siyasal bir uzantısı olarak nitelendiriyor. Bunun üzerinden de Altılı Masa’da önemli bir ağırlığı olan Atatürkçü ve Türk Milliyetçisi kitleyi masadan uzaklaştırmak için HDP’yi masanın dış destekçisi olarak değerlendiriyor. Bunu yaparken ihmal edilmemesi gereken bir nokta var ki iktidar bunu ihmal etmiyor; HDP’nin terörün bir parçası olması. Yukarıda değindiğim şekilde HDP 2015’ten sonra her seçimde barajı geçerken bunu yapmasını sağlayan en önemli etken Türkiye partisi olmaya yaptığı vurguydu. Dolayısıyla PKK’yı unutturmaya yönelik siyaset bu vurgu üzerinden arka plana atılabilmişti. Elbette HDP bunu yaparken ilk paragraftaki gibi Öcalan’ı direkt olarak isaret eden siyasilerle değil Kürt Siyasal Hareketinde ‘Güvercin’ olarak nitelenen Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen gibi isimler partinin vitrinindeydi. Bugün ise bu isimler ya siyasetten uzaklaştı ya partiden koptu ya da cezaevinde. Haliyle parti ilk paragraftaki açıklamaları yapan ‘Şahinlere’ kaldı. Şahinler de ilk paragraftaki açıklamalarla tekrar Kürt Milliyetçiliği vurgusunu ve Öcalan’ın Kürt siyasal hareketindeki ağırlığını öne çıkarmayı seçti. Milliyetçi kutuplaşmanın bu kadar öne çıktığı bir dönemde iktidar için Kürt milliyetçiliğinin bu kadar net şekilde HDP tarafından vurgulanışı özellikle kullanılabilecek bir koz halini aldı. Bu haliyle HDP siyasi bir duruş sergileyecek parti olmak yerine siyasi bir koza dönüşmüş izlenimi veriyor. Kâh iktidarın kâh muhalefetin söylemlerinde yer bulan bazen de oy kitlesini siyasi kazanımları için kullanan HDP gerçek bir siyaset kurgulamaya ihtiyaç duyuyor. Milliyetçilik üzerinden kutuplaşan ülkede böyle bir kurgu hem partinin hem ülkenin ihtiyacı olarak gözüküyor.
Ekleme Tarihi: 06 Haziran 2022 - Pazartesi

HDP’nin Rolü

Geçtiğimiz hafta içinde HDP ve Kürt Siyasal Hareketi farklı açıklama ve olaylarla gündeme geldi. Bunlardan ilki barış için Öcalan’ın kurucu rol üstlenmesi gerektiğine vurgu yapan Parti Sözcüsünün sözleriydi. Özellikle Kürt Siyasal Hareketinde Öcalan’ın rolünün tartışıldığı bir dönemde gelen bu çıkış, muhatabın adresinin Edirne değil İmralı olduğunu işaret ediyordu.

İmralı’yı işaret eden sadece HDP değildi geçriğimiz hafta. Bir tv kanalında yayınlanan dizide alıntılanan sahnede Öcalan’ı canlandıran bir karakter Kürt milliyetçiliğinin manifestosunu ilan ediyor ve terörün ortaya çıkışının gerçek kaynağını iaşret ediyordu. Bu sahnenin yayınlanış biçimi de yukarıdaki açıklama ile aynı amaca hizmet ediyordu. Terörle mücadelede muhatabın Öcalan ve PKK olduğu, HDP’nin ise siyasi bir uzantı olduğu idi.

Değineceğim son açıklama ise HDP’nin eş genel başkan yardımcısının ‘Erdoğan’la benzer aday arasında tercihe zorlarlarsa, aday çıkarmayı tartışırız’ ifadeleriydi. Buradaki açıklamada da muhatap belliydi; Altılı Masa. Halen adayını belirlemeyen Altılı Masa’ya son dönemde öne çıkan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin aday olması ihtimali üzerinden aba altından sopa gösteriliyordu.

Şimdi birbirinden bağımsız bu üç konunun arasındaki bağı kurup Kürt Siyasal Hareketinin nerede durduğundan ve gelecekteki duruşunu nasıl kurgulayacağından bahsedeceğim.

Malum üzere HDP bir muhalefet partisi. Her ne kadar Millet İttifakının yeni biçimi olan Altılı Masa’nın resmi ya da gayri resmi bir parçası olmasa da iktidar tarafından bu masanın dış destekçisi olarak nitelendiriliyor. Dolayısıyla muhalefetin cumhurbaşkanı adayı konusunda ‘Kürtlerle barışık bir isim olma’ niteliği konuşulan ısrarla vurgulanan konulardan biri. Burada da sebep elbette HDP’nin özellikle 2015’ten beri 13%’lere varan bir oy kitlesine sahip olması. Ancak HDP’nin kendisini bu oy oranıyla vazgeçilmez konumlandırmasının sebebi sadece oy oranı değil aynı zamanda iktidarın özellikle bu konu üzerinden ürettiği spekülasyonlar. Geçmişte Çözüm Sürecinde HDP’yi siyasal bir muhatap olarak alan iktidar bugün milliyetçilik rüzgarını arkasına alabilmek için partiyi örgütün siyasal bir uzantısı olarak nitelendiriyor. Bunun üzerinden de Altılı Masa’da önemli bir ağırlığı olan Atatürkçü ve Türk Milliyetçisi kitleyi masadan uzaklaştırmak için HDP’yi masanın dış destekçisi olarak değerlendiriyor.

Bunu yaparken ihmal edilmemesi gereken bir nokta var ki iktidar bunu ihmal etmiyor; HDP’nin terörün bir parçası olması. Yukarıda değindiğim şekilde HDP 2015’ten sonra her seçimde barajı geçerken bunu yapmasını sağlayan en önemli etken Türkiye partisi olmaya yaptığı vurguydu. Dolayısıyla PKK’yı unutturmaya yönelik siyaset bu vurgu üzerinden arka plana atılabilmişti. Elbette HDP bunu yaparken ilk paragraftaki gibi Öcalan’ı direkt olarak isaret eden siyasilerle değil Kürt Siyasal Hareketinde ‘Güvercin’ olarak nitelenen Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen gibi isimler partinin vitrinindeydi. Bugün ise bu isimler ya siyasetten uzaklaştı ya partiden koptu ya da cezaevinde. Haliyle parti ilk paragraftaki açıklamaları yapan ‘Şahinlere’ kaldı. Şahinler de ilk paragraftaki açıklamalarla tekrar Kürt Milliyetçiliği vurgusunu ve Öcalan’ın Kürt siyasal hareketindeki ağırlığını öne çıkarmayı seçti. Milliyetçi kutuplaşmanın bu kadar öne çıktığı bir dönemde iktidar için Kürt milliyetçiliğinin bu kadar net şekilde HDP tarafından vurgulanışı özellikle kullanılabilecek bir koz halini aldı.

Bu haliyle HDP siyasi bir duruş sergileyecek parti olmak yerine siyasi bir koza dönüşmüş izlenimi veriyor. Kâh iktidarın kâh muhalefetin söylemlerinde yer bulan bazen de oy kitlesini siyasi kazanımları için kullanan HDP gerçek bir siyaset kurgulamaya ihtiyaç duyuyor. Milliyetçilik üzerinden kutuplaşan ülkede böyle bir kurgu hem partinin hem ülkenin ihtiyacı olarak gözüküyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.