ABB
Semih KILIÇ
Köşe Yazarı
Semih KILIÇ
 

80 YIL SONRA PAŞA ETKİSİ

  Türk siyasetinde 1938-1962 yılları arasındaki dönem Paşa Etkisi olarak da anılan İsmet İnönü’nün siyasi ağırlığının hissedildiği dönemdir. Atatürk’ün vefatından sonra Dünya Savaşı’nın ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemde Cumhurbaşkanlığı görevini devralan İnönü savaş ve sonrasındaki dönemde çok tartışılan sert politikalar izlemiştir. Öyle ki bu sert politikalar Türk Siyasi Hayatında çok partili hayata geçişin gerçekleşmesine neden olsa da, çok partili hayatın ilk seçimleri ciddi tartışmalara neden olmuştu. 1950 ile başlayan Demokrat Parti iktidarı döneminde dahi Mill Şef İnönü siyasetin gündemini dolayısıyla siyasette oyun kuran rolüne sahip olmaya devam etti. 1960 darbesinden sonraki dönemde de demokrasiye geçişte önemli bir role sahipti. Ancak İnönü’nün bu etkisi ABD ile yaşanan 1962 krizi ve Johnson mektubu ile kaybolmaya başlamış önce Türk siyasetindeki ağırlığını daha sonra da CHP siyaseti üzerindeki ağırlığını zamanla yitirmesine neden olmuştur. İnönü hakkında bu anlattıklarımın günümüzle şöyle bir alakası var; İnönü’den sonra Türk siyaseti bir çok karizmatik lidere şahit olsa da hiçbiri siyasette gündem belirleyen, tempo arttıran-azaltan, kitlelere bir dokunuşuyla hükmeden bir lider görmedi, ta ki Erdoğan’a kadar. Futboldaki klasik ‘10 numara’ profiline benzeyen Erdoğan iktidarı ele aldığı günden bu yana hep gündemi belirledi, yeri geldi kitlesini evde tuttu (Gezi Parkı Dönemi), yeri geldi kitlesini sivil direnişe çağırdı (15 Temmuz Darbesi), ekonomik krizi konuşan halkına ‘van minüt’ çıkışıyla dünya siyasetinde Türkiye’nin sahip olduğu yeri gösterdi. Erdoğan döneminde Türkiye’de tartışma konuları önce kamuoyu nezdinde konuşulur sonra siyasiler arasında tartışılır ve en son Erdoğan’ın ne diyeceği merakla beklenirdi. Ya da 2021 Aralık ayında yaptığı gibi Erdoğan konuştuğunda dövizin çıkacağını bekleyip ona göre pozisyon alan yatırımcılar, aksine düştüğünde ‘Erdoğan yine koydu ağırlığını’ diye düşündüler. Ancak özellikle 2019 Yerel Seçimlerinden beri Erdoğan kimi zamanlarda siyaseti belirleyen değil, başkalarının belirlediği siyasi gündemde savunma yapan konumuna geçmek durumunda kaldı. Peki ne değiştirdi bu durumu? Erdoğan mı yaşlandı, ekibi eskisi kadar siyaset üretemez mi oldu yoksa Erdoğan’a bir çok konuda karşılık veremeyen muhalefet kendini mi geliştirdi? Esasında cevap en sonuncusuna yakın olsa da bunlardan hiçbiri değil. Zira muhalefet kendini geliştirmedi, hizipleşti ve Erdoğan’a farklı kaynaklardan yanıt verir oldu. Özellikle 2019 İstanbul seçimlerinde farklı söylemlerle aynı karşıtlıkta buluşan muhalefet Türk siyasetinin gündemini dolayısıyla Erdoğan’ın gündemini belirlemeye başladı. Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü, hazinedeki açığı gündeme getirmesi, bürokratlara yönelik tutumu ve bazı kurumlara ani ziyaretleri, Akşener’in her hafta bir Türk vatandaşının gerçek hayat hikayesine yer vermesi ya da Özdağ’ın mülteci konusunda iktidarı açıklamaya yönelten zorlamaları iktidarın gündemini belirleyip bu konular üzerinde siyaset değiştirmelerine yol açtı. AK Parti’nin karşısında alt etmesi kolay ana muhalefet değil yapısı parçalı ama söylemi aynı doğrultuda olan bir muhalefet var bir süredir. Türk siyasetinde gündem sürekli değişiyor ve bu değişken gündemlerin arasında çok zaman insanlar ‘Erdoğan ne demiş/diyecek’ diye düşünmüyorlar belki de. Bu nedenle iktidar bu konuyla baş edebilmek için muhalefeti ‘Cumhurbaşkanı Adayını’ açıklaması için zorluyor. Zira olası adaylardan her biriyle ayrı ayrı uğraşmak yerine sadece bir tanesine yönelik siyaset geliştirmek iktidara yeniden gündemi belirleme kabiliyeti kazandıracak ancak muhalefet sürekli ayağında top çeviriyor. Muhalefeti en başarılı bulduğum konu bu; adayını seçim atmosferine girmeden açıklamaması. Ancak bunu ne kadar sürdürebilir orası belirsiz. Bununla beraber adaylarını doğru zamanda açıklaması da elzem gözüküyor kendileri adına. 80 yıl önce İnönü’nün rakiplerini belirlediği ve siyaset oyununu kurduğu ortamda, Erdoğan 20 yıldır yapageldiği oyun kuruculuğu yine yapabilecek mi? Zamanla göreceğiz.
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2022 - Pazartesi

80 YIL SONRA PAŞA ETKİSİ

 

Türk siyasetinde 1938-1962 yılları arasındaki dönem Paşa Etkisi olarak da anılan İsmet İnönü’nün siyasi ağırlığının hissedildiği dönemdir. Atatürk’ün vefatından sonra Dünya Savaşı’nın ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemde Cumhurbaşkanlığı görevini devralan İnönü savaş ve sonrasındaki dönemde çok tartışılan sert politikalar izlemiştir. Öyle ki bu sert politikalar Türk Siyasi Hayatında çok partili hayata geçişin gerçekleşmesine neden olsa da, çok partili hayatın ilk seçimleri ciddi tartışmalara neden olmuştu. 1950 ile başlayan Demokrat Parti iktidarı döneminde dahi Mill Şef İnönü siyasetin gündemini dolayısıyla siyasette oyun kuran rolüne sahip olmaya devam etti. 1960 darbesinden sonraki dönemde de demokrasiye geçişte önemli bir role sahipti. Ancak İnönü’nün bu etkisi ABD ile yaşanan 1962 krizi ve Johnson mektubu ile kaybolmaya başlamış önce Türk siyasetindeki ağırlığını daha sonra da CHP siyaseti üzerindeki ağırlığını zamanla yitirmesine neden olmuştur.

İnönü hakkında bu anlattıklarımın günümüzle şöyle bir alakası var; İnönü’den sonra Türk siyaseti bir çok karizmatik lidere şahit olsa da hiçbiri siyasette gündem belirleyen, tempo arttıran-azaltan, kitlelere bir dokunuşuyla hükmeden bir lider görmedi, ta ki Erdoğan’a kadar. Futboldaki klasik ‘10 numara’ profiline benzeyen Erdoğan iktidarı ele aldığı günden bu yana hep gündemi belirledi, yeri geldi kitlesini evde tuttu (Gezi Parkı Dönemi), yeri geldi kitlesini sivil direnişe çağırdı (15 Temmuz Darbesi), ekonomik krizi konuşan halkına ‘van minüt’ çıkışıyla dünya siyasetinde Türkiye’nin sahip olduğu yeri gösterdi. Erdoğan döneminde Türkiye’de tartışma konuları önce kamuoyu nezdinde konuşulur sonra siyasiler arasında tartışılır ve en son Erdoğan’ın ne diyeceği merakla beklenirdi. Ya da 2021 Aralık ayında yaptığı gibi Erdoğan konuştuğunda dövizin çıkacağını bekleyip ona göre pozisyon alan yatırımcılar, aksine düştüğünde ‘Erdoğan yine koydu ağırlığını’ diye düşündüler.

Ancak özellikle 2019 Yerel Seçimlerinden beri Erdoğan kimi zamanlarda siyaseti belirleyen değil, başkalarının belirlediği siyasi gündemde savunma yapan konumuna geçmek durumunda kaldı. Peki ne değiştirdi bu durumu? Erdoğan mı yaşlandı, ekibi eskisi kadar siyaset üretemez mi oldu yoksa Erdoğan’a bir çok konuda karşılık veremeyen muhalefet kendini mi geliştirdi?

Esasında cevap en sonuncusuna yakın olsa da bunlardan hiçbiri değil. Zira muhalefet kendini geliştirmedi, hizipleşti ve Erdoğan’a farklı kaynaklardan yanıt verir oldu. Özellikle 2019 İstanbul seçimlerinde farklı söylemlerle aynı karşıtlıkta buluşan muhalefet Türk siyasetinin gündemini dolayısıyla Erdoğan’ın gündemini belirlemeye başladı. Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü, hazinedeki açığı gündeme getirmesi, bürokratlara yönelik tutumu ve bazı kurumlara ani ziyaretleri, Akşener’in her hafta bir Türk vatandaşının gerçek hayat hikayesine yer vermesi ya da Özdağ’ın mülteci konusunda iktidarı açıklamaya yönelten zorlamaları iktidarın gündemini belirleyip bu konular üzerinde siyaset değiştirmelerine yol açtı. AK Parti’nin karşısında alt etmesi kolay ana muhalefet değil yapısı parçalı ama söylemi aynı doğrultuda olan bir muhalefet var bir süredir. Türk siyasetinde gündem sürekli değişiyor ve bu değişken gündemlerin arasında çok zaman insanlar ‘Erdoğan ne demiş/diyecek’ diye düşünmüyorlar belki de. Bu nedenle iktidar bu konuyla baş edebilmek için muhalefeti ‘Cumhurbaşkanı Adayını’ açıklaması için zorluyor. Zira olası adaylardan her biriyle ayrı ayrı uğraşmak yerine sadece bir tanesine yönelik siyaset geliştirmek iktidara yeniden gündemi belirleme kabiliyeti kazandıracak ancak muhalefet sürekli ayağında top çeviriyor.

Muhalefeti en başarılı bulduğum konu bu; adayını seçim atmosferine girmeden açıklamaması. Ancak bunu ne kadar sürdürebilir orası belirsiz. Bununla beraber adaylarını doğru zamanda açıklaması da elzem gözüküyor kendileri adına. 80 yıl önce İnönü’nün rakiplerini belirlediği ve siyaset oyununu kurduğu ortamda, Erdoğan 20 yıldır yapageldiği oyun kuruculuğu yine yapabilecek mi? Zamanla göreceğiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.