ABB
Semih KILIÇ
Köşe Yazarı
Semih KILIÇ
 

DEMİREL’İN ŞAPKASI, ERDOĞAN’IN GÖMLEĞİ

Tarafsız Haber güzel ve yeni bir mecra. Kendine belirlediği ilkelere ülkede kutuplaşmanın bu kadar yüksek olduğu ve tarafsız kalmanın mümkün olmadığı böyle bir zamanda ihtiyaç var. Bu minvalde haftada 2 gün böyle bir medya kuruluşunun verdiği imkânla okurlarla bulaşacak olmak heyecan verici. Umarım bu birliktelik her iki taraf için de güzelliklere vesile olur. Metafor Türk siyasilerinin kendini ifade etmede kullandığı geleneksel bir yöntemdir. Bu durum bazen kendilerine taktıkları/taktırdıkları lakaplarda bazen derinliği varmış gibi gözüken özlü sözlerde bazen de kıyafetlerle cisme bürünmüştür. Örneğin bir zamanlar seçmeninin ‘Baba’ olarak gördüğü Demirel’in fötr şapkası, onlar için iktidar niteliğindeydi. Şapkanın olduğu yer makam yani iktidar demekti. Bir vakit geldi şapkanın iktidar için bir anlamı kalmadı ve şapkanın sahibi önce siyaset sonra da dünya aleminden göçüp gitti. Şapkadan nice zaman sonra bugünün ‘yalnız ve yorgun’ lideri Erdoğan iktidar yoluna arkadaşlarıyla beraber çıkarken gömlek metaforunu attı ortaya. Ne Merkez sağ’ın ne Solcuların ne de kendi mahallesinden arkadaşlarının onlara inanmadıkları bir dönemde ‘Milli Görüş gömleği’ni çıkarttık, artık yeni bir partiyiz’ diyerek Siyasal İslam’ın temsilcisi olmayacaklarını ifade etmişti Sayın Erdoğan. Dönemin aydınları, siyasileri gazetecileri bu ifadeye ne kadar inandı bilinmez ancak halk inanmıştı ki ilk seçimlerinde Milli Görüş’ün neredeyse 2 katına ulaşacak oy oranıyla iktidar mührünü ‘Siyasal İslamcı’ olmayan ‘Muhafazakâr Demokrat’ AK Parti’ye vermişti. Geçtiğimiz 20 senede ise AK Parti’de muhafazakârlık baki kaldı demokratlık ise başka baharda. Zaten benim de yazıma çıkış noktası olan yaşanan değişimin AK Partili bir isim tarafından-örtülü de olsa-ifade ediliş şekliydi. Malumdur 3-4 senedir eski AK Partililer sanki partinin içinde hiç bulunmamışlar ya da olanlara müdahale şansları olmamış gibi iktidarın yaşadığı dönüşümü eleştirir oldular. Bu silsileye en son eklenen Cemil Çiçek ise bir aksakallı olgunluğu ile siyaset dünyasına geçmişten ders çıkararak temiz üsluplu siyaset yapmayı salıkladı. Bunu yaparken de tarafların demokratik tövbe ile siyasilerin ilkelerini, vicdanlarını arındırması gerekliliğinin de altını çizdi. Benim burada dikkatimi çeken üslup konusundan daha çok ‘demokratik tövbe’ ihtiyacına yaptığı vurgu oldu. Yani siyasilerin birbirini yayın sonrası sokak kavgasına davet ettiği ortamda üslubu halletmek belki öncelik olabilir ama kutuplaşmadan beslenen bir siyaset ortamı için üslubu halletmekten önce siyaset ortamının ilkelerini yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç var. Her ne kadar bugüne kadar suskunluklarına kızsam da Sayın Çiçek’in ‘demokratik tövbe’ vurgusu gerçek önceliğimiz. Burada da tabii akla mevcut siyaset denklemini kuran, koşullarını oluşturan, kurallarını yazan ve ülkeye 20 yıldır hükmeden AK Parti ve o çok meşhur gömleği geliyor akla. Erdoğan’ın arkadaşları Siyasal İslam gömleğini çıkartıp ‘Demokrasi’ gömleğini giyerken bir gün demokrasi gömleğini çıkarıp ‘kefen’ giymeleri gerektiğini düşünüyorlar mıydı? Ya da demokrasi ilkeleri çerçevesinde bir siyaset ortamı oluşturup halkı dinleyecekleri yerde ‘kefen’ metaforu aynı halkı ‘Ya istiklâl, ya ölüm’ tercihine zorladıklarını düşünmüşler miydi? Türk siyaseti uzunca bir süredir bir kutuplaşma buhranında. Bu buhrana girerken kutuplaştıran değil kucaklayan bir siyaset benimseyeceğini iddia eden bunu da gömlek metaforuyla halka anlatan bir partiyle çıkmıştı. Bulunduğumuz buhrandan bizi yeni bir metafor mu kurtarır yoksa eski metafor değer mi kazanır, bunu zaman gösterecek.
Ekleme Tarihi: 16 Mayıs 2022 - Pazartesi

DEMİREL’İN ŞAPKASI, ERDOĞAN’IN GÖMLEĞİ

Tarafsız Haber güzel ve yeni bir mecra. Kendine belirlediği ilkelere ülkede kutuplaşmanın bu kadar yüksek olduğu ve tarafsız kalmanın mümkün olmadığı böyle bir zamanda ihtiyaç var. Bu minvalde haftada 2 gün böyle bir medya kuruluşunun verdiği imkânla okurlarla bulaşacak olmak heyecan verici. Umarım bu birliktelik her iki taraf için de güzelliklere vesile olur. Metafor Türk siyasilerinin kendini ifade etmede kullandığı geleneksel bir yöntemdir. Bu durum bazen kendilerine taktıkları/taktırdıkları lakaplarda bazen derinliği varmış gibi gözüken özlü sözlerde bazen de kıyafetlerle cisme bürünmüştür. Örneğin bir zamanlar seçmeninin ‘Baba’ olarak gördüğü Demirel’in fötr şapkası, onlar için iktidar niteliğindeydi. Şapkanın olduğu yer makam yani iktidar demekti. Bir vakit geldi şapkanın iktidar için bir anlamı kalmadı ve şapkanın sahibi önce siyaset sonra da dünya aleminden göçüp gitti.
Şapkadan nice zaman sonra bugünün ‘yalnız ve yorgun’ lideri Erdoğan iktidar yoluna arkadaşlarıyla beraber çıkarken gömlek metaforunu attı ortaya. Ne Merkez sağ’ın ne Solcuların ne de kendi mahallesinden arkadaşlarının onlara inanmadıkları bir dönemde ‘Milli Görüş gömleği’ni çıkarttık, artık yeni bir partiyiz’ diyerek Siyasal İslam’ın temsilcisi olmayacaklarını ifade etmişti Sayın Erdoğan. Dönemin aydınları, siyasileri gazetecileri bu ifadeye ne kadar inandı bilinmez ancak halk inanmıştı ki ilk seçimlerinde Milli Görüş’ün neredeyse 2 katına ulaşacak oy oranıyla iktidar mührünü ‘Siyasal İslamcı’ olmayan ‘Muhafazakâr Demokrat’ AK Parti’ye vermişti. Geçtiğimiz 20 senede ise AK Parti’de muhafazakârlık baki kaldı demokratlık ise başka baharda.
Zaten benim de yazıma çıkış noktası olan yaşanan değişimin AK Partili bir isim tarafından-örtülü de olsa-ifade ediliş şekliydi. Malumdur 3-4 senedir eski AK Partililer sanki partinin içinde hiç bulunmamışlar ya da olanlara müdahale şansları olmamış gibi iktidarın yaşadığı dönüşümü eleştirir oldular. Bu silsileye en son eklenen Cemil Çiçek ise bir aksakallı olgunluğu ile siyaset dünyasına geçmişten ders çıkararak temiz üsluplu siyaset yapmayı salıkladı. Bunu yaparken de tarafların demokratik tövbe ile siyasilerin ilkelerini, vicdanlarını arındırması gerekliliğinin de altını çizdi.
Benim burada dikkatimi çeken üslup konusundan daha çok ‘demokratik tövbe’ ihtiyacına yaptığı vurgu oldu. Yani siyasilerin birbirini yayın sonrası sokak kavgasına davet ettiği ortamda üslubu halletmek belki öncelik olabilir ama kutuplaşmadan beslenen bir siyaset ortamı için üslubu halletmekten önce siyaset ortamının ilkelerini yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç var. Her ne kadar bugüne kadar suskunluklarına kızsam da Sayın Çiçek’in ‘demokratik tövbe’ vurgusu gerçek önceliğimiz. Burada da tabii akla mevcut siyaset denklemini kuran, koşullarını oluşturan, kurallarını yazan ve ülkeye 20 yıldır hükmeden AK Parti ve o çok meşhur gömleği geliyor akla. Erdoğan’ın arkadaşları Siyasal İslam gömleğini çıkartıp ‘Demokrasi’ gömleğini giyerken bir gün demokrasi gömleğini çıkarıp ‘kefen’ giymeleri gerektiğini düşünüyorlar mıydı? Ya da demokrasi ilkeleri çerçevesinde bir siyaset ortamı oluşturup halkı dinleyecekleri yerde ‘kefen’ metaforu aynı halkı ‘Ya istiklâl, ya ölüm’ tercihine zorladıklarını düşünmüşler miydi?
Türk siyaseti uzunca bir süredir bir kutuplaşma buhranında. Bu buhrana girerken kutuplaştıran değil kucaklayan bir siyaset benimseyeceğini iddia eden bunu da gömlek metaforuyla halka anlatan bir partiyle çıkmıştı. Bulunduğumuz buhrandan bizi yeni bir metafor mu kurtarır yoksa eski metafor değer mi kazanır, bunu zaman gösterecek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Serkan Er
(16.05.2022 09:49 - #154)
Hayırlı olsun, çok güzel bir yazı olmuş
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarafsizhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)